PROF. DR. MEHMET ALİ KÖRPINAR
Değerli Arkadaşlar,
TBMM tarafından, oldukça geç de olsa, 27 Haziran 2002’de kabul edilen, 18 Mart tüm şehitlerimizi anma günü nedeniyle;
1- Osmanlı İmparatorluğu’nun son 150 yılında, Yüce Önderimiz Mustafa Kemal’in müthiş öngörüsü ve becerisi ile kazanılmış tek zafer olan Çanakkale’de emperyalist güçlere karşı ülkemizi korumak amacıyla yapılan savaşta,
2- Yüce Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e inanan ve güvenen halkımızın yine emperyalist güçlere ve onun piyonu olan Yunanistan’a karşı ülkemizi korumak ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak amacıyla verilen Kurtuluş Savaşı’nda,
3- Sadece ABD’ye yaranmak ve NATO’ya girmek amacıyla ve de ülkemizin ulusal çıkarları ile hiçbir ilgisi olmayan Kore’de yapılan savaşta,
4- Yapılan uluslararası antlaşmalarla, garantör ülkemizin ulusal çıkarlarını gözetmek ve soydaşlarımızın canlarını korumak ve de onları Rum mezaliminden kurtarmak amacıyla Kıbrıs’ta yapılan savaşta,
5- Güzel ülkemizin bölünmesi amacıyla AB-D emperyalizminin organize ettiği dış güçlerce desteklenen ve yönlendirilen PKK ile yapılan mücadele sırasında,
6- Yine devam eden BOP projesi nedeniyle güzel ülkemizi Suriye bataklığına sokan AB-D emperyalizminin ayak oyunları nedeniyle canlarını seve seve veren, gözü pek ve kalbi ülke sevgisi ile dolu yurtseverlerimizi rahmet ve minnetle anarken, bu savaşlarda yaralanarak bizlere ulus sevgisi için canlı örnek teşkil eden gazilerimizi de unutmayalım.
Değerli Arkadaşlar,
Osmanlı padişahının aynı zamanda halife olması yüzünden ilan edeceği cihat ile İngiliz’lere karşı tüm Müslümanları ayaklandıracağını sanan Alman’ların ve yerli iş birlikçilerinin büyük ayak oyunları ile birinci dünya savaşına katıldık. Öyle ki Osmanlı padişahı, kendi ordusunun yönetimini bile Almanların emrine verdi.
Ne yazık ki emperyalist istila ve işgale karşı Çanakkale mücadelesi veren Osmanlı ordusu, Alman komutanların yönetiminde gereğinden fazla zayiat vermiştir. Çünkü Alman komutanlar askeri strateji olarak Avrupa’daki İngiliz-Fransız askerlerinin, Alman’ların karşısından çekilip, Çanakkale’ye gönderilmelerini istiyorlardı. Özellikle Yüce Önderimiz Mustafa Kemal’i, yapılacak çıkarma konusunda dinlemeyen ve küçümseyen Çanakkale Orduları Genel komutanı Mareşal Liman Von Sanders yüzünden binlerce vatan evladını kaybettik.
Burada yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarını saygı ve sevgi ile anmak isterim. Çünkü onların sayesinde kazandığımız zafer aynı zamanda Rusya’daki Romanofların çarlık yönetimine yardıma gitmek isteyen İngiliz ve Fransız donanmasını da engellemiştir. Böylece Rusya’da halk devrimin gerçekleşmesini sağlamış ve dünya tarihine yön vermiştir.
Değerli Arkadaşlar,
Çanakkale Harbi’ni bana büyükbabam anlatırdı. Büyük babam da kardeşi Hüseyin ile birlikte Çanakkale’de savaşmış. Büyük babam topçu olarak görev yapmış ve kulakları oldukça ağır işitiyordu. Kardeşi ise piyade olarak savaşa girmiş ve şehit olmuş. Ne yazık ki Sivas-Zara doğumlu olan Hüseyin dedemin belgelerine bir türlü ulaşamadım. Çünkü Zara nüfus idaresi yanmış. Düşünün lütfen, bir kişi bu güzel ülkenin özgürlüğü için çekinmeden hayatını veriyor ve bu olaydan kimsenin haberi yok.
Zannediyorum Hüseyin dedem gibi güzel ülkemizin bağımsızlığı uğruna şehit olmuş binlerce vatan evladının da belgesi yoktur. Onların sayesinde bu günleri yaşayabiliyoruz.
109. yılını yaşadığımız Çanakkale Zaferinde ve tüm savaşlarda kaybettiğimiz şehitlerimizi ve gazilerimizi bugün bir kez daha anımsayalım. Lütfen onlara gereken saygı ve sevgiyi esirgemeyelim. Işıklar içinde yatsınlar.
Sevgi ve saygılarımla…