YÜREĞİ ANADOLU’DA BİR BİLGEDEN, “EŞEKLE GELEN DOSTOYEVSKİ”

ALAATTİN ÖZMEN

Bin bir çeşit çiçeğin açtığı, harman kokulu diyardır Anadolu. Tüm zorlu koşullara karşın bu topraklarda büyümek, gelişmek, çiçek açmak, serpilmek oldukça olağandır. Çok uzaklara savrulup gittikten yıllar sonra yüreğinin kaldığı topraklara dönüp çocukluk hayalini gerçekleştirmek, yürek kokusunu sunmak, gölgesini ikram etmekse sıra dışı bir başarı ve beceri olsa gerek. Bunları bir iyilik ve paylaşım köprüsüyle yapılıyorsa kişi, bunun adı bilgelik değil midir? Yazar Ersin Bilge, Erzincan’ın Çayırlı ilçesi Yukarı Kartallı köyünde başlayıp Almanya’ya uzanan yaşamıyla bu bilgeliği ete kemiğe bürümüş, Çocukluk ve Gençlik Yılları, Almanya Dönemi, Eşekle Gelen Dostoyevski, Basında Yankılar olmak üzere dört bölümden oluşmuş Eşekle Gelen Dostoyevski kitabıyla bu serüveni şiirsi ve sihirli bir dille anlatmış.

Ersin Bilge, eşeğiyle, Pülümür’e de gelmişti

Zorlu yaşam koşulları nereye eseceği belirsiz rüzgâr gibidir, katar önüne, oradan oraya savurur Ersin çocuğu. Feodal yapının kuşatmasındaki köylerde acı tatlı neler yaşanırsa onlar yaşanır onun köyünde, geniş ailesinde. Böyle köylerin hepsinin adı acı, soyadı göçtür. Önce Erzincan’a göç eder onun ailesi de. Babası karayollarında işçi olur, aç koymaz, muhtaç etmez kimseye çocuklarını. Doğası gereği çalışkan, üretken Ersin boş durmaz. Alnının teri ve emeğinin hakkı olsun yeter ki öznesinde, hemen her türlü işte çalışır, ekmeğini taştan çıkarır. Bir yanda yaşam mücadelesi sürerken, öbür yanda eğitim çabası, okuma ateşi yanar durur içinde.

Köydeyken tanıdığı öğretmenden esinlenerek Cumhuriyet gazetesi ile tanışmıştı erken yaşta. Kendi dışındaki dünyada olup bitenleri bu aydınlık pencereden öğrenme yolunu seçer. Dostoyevski başta olmak üzere dünya klasiklerini okuma susuzluğu ve heyecanı da insan olarak kendini tanımak merakıyla o yıllarda içine düşer.

Alaattin Özmen (Eli kalem tutan aydınlarımızdan)

Cumhuriyet, onun için Almanya’ya gittiğinde de vazgeçmez bir okul olur.

Göç, Ersin Bilge’nin peşini bırakmaz, önce İstanbul’a götürür. Torpilsiz sınavların ardından maliyede devlet memurluğuna atanır. Almanya’da yaşayan akrabası Hülya kızla evlenir. Bir süre ayrı ülkelerde yaşamak zorunda kalırlar. Uzarken bu hasret, ilk yavruları Doruk olur. Hasretin doruğudur sanki bu can. Bir yanı anasında, Anadolu’da, bir yanı yârinde ve yavrusunda; paramparça yüreğini alıp azığına, göç eder sonunda Almanya’ya. Onuruyla, hilesiz, hurdasız, çalışkanlığına herkesi hayran bırakarak türlü işlerde çalışır orada da. Evinin ekmeğindeki mayada ve çocukluk hayalini gerçekleştirmedeki enerjisinde temel özdür; alın teri.

Her şey yoluna girmiş, yuva birleşmiş, düzenli işe başlamıştır. Artık eşi ve oğulları Doruk ile Direnç’in koşulsuz desteğiyle çocukluk hayalini gerçekleştirmeye gebedir zaman. Planlı çalışmalarla yüreğinin yarısının, çocukluğunun kaldığı Anadolu’da, gecesi uzun, yıldızı bol, acısı da tatlısı da çok, uzak köylere kavuşur yeniden. Öğrencilerin taze dimağlarında neşeli anılar, izler bırakarak kitaplar, kalemler, defterler vs. götürüp dağıtır eşeğiyle. Çocukluk hayalini gerçekleştirmeye devam etmek üzere Almanya’da farklı şehirlerde söyleşiler yapar bir yandan. Söyleşilerine katılan vicdanlı canlara çocukluk hayalini bulaştırarak onları da iyilik yapmaya çağırır. Projesinin özü; iyiliğin insan ruhunu sağaltıcı yanını, yöntemlerini göstermek dersek yanlış da olmaz.

“Eşekle Gelen Dostoyevski” adlı anı- anlatı kitabı bazen hüzün, bazen umut, bazen şaşkınlık, bazen hayranlık, en çok da içtenliğin sıcaklığıyla karşılar okuru. Her anı kitabında kolay kolay rastlanamayacak derecede gerçekçilik, nesnellikle anlatılır yaşananlar. Kendiyle yüzleşmelerini, içindeki gelgitleri, özlem fırtınalarını, hayallerini, içi dışı bir dürüstlükteki aile, iş ve sosyal yaşamını sadelikle, dünü bugüne taşıyarak, tatlı bir dille paylaşır yazar. Duygu-değer-vicdan terazisi güçlü bir okur, kitaptaki her bölümünde, bilge-ce felsefeler içeren cümlelerde içsel bir yolculuğa çıkma, kendiyle yüzleşme, derinindeki özlemlerine gözleri buğulanarak dalma isteğine kapılır durur.

Yazar Ersin Bilge, “Eşekle Gelen Dostoyevski” ile sizi çocukluğunuza, hayallerinize, kimselerle paylaşamadığınız kendiniz ve gerçekliğinizle yüzleşmeye götürmeye hazır. İyiliği, kâmil insan olmayı ve dünyada canlı cansız her şeyi aşkla sevmeyi hiç bu kadar önemli bulmuş muydunuz? Çocukların Bilge amcasının sevgi dolu yürek kalemiyle yazdıklarını okuduktan sonra karar vermeniz önerilir.

Alaattin Özmen (Dünyayı güzellik kurtaracak)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir