PÜLÜMÜR VADİSİ’NİN DİNMEYEN ÇIĞLIĞI NECMETTİN YILMAZ*
16 Haziran 2017 tarihinde, Tunceli-Pülümür kara yolunda aracı durdurulduktan sonra dağa kaçırılan 23 yaşındaki öğretmen Necmettin Yılmaz’ın cansız bedeni Pülümür Çayı’nda bulundu. Şanlıurfa’nın Siverek ilçesine bağlı Çiftçibaşı köyünde görev yapan Necmettin Yılmaz’ın, PKK terör örgütü tarafından kaçırıldıktan bir ay sonra ölüsüne rastlanması, kamuoyunda büyük tepkiye yol açtı.
Olayın en acı yanı, Pülümür’de yaşanmasıdır. 23 yaşındaki bir öğretmenin cansız bedeninin, tanınmaz hâlde, Pülümür Çayı’ndan çıkarılması daha büyük acıdır. Canı alınan öğretmenin ölüsü bir ay boyunca ailesine teslim edilmemiş, âdeta kurda kuşa yem edilmiştir.
Necmettin Yılmaz’ın, Pülümür Çayı’nda bulunması, bana büyük azap vermektedir. Çünkü çocukluğum Pülümür Çayı’nın kıyılarında geçti. Pülümür Çayı, ilkbaharda deli gibi akar. Dağlarda eriyen kar sularıyla birleşen yağmur suları o sakin çayı kükreyen bir deve dönüştürür.
Pülümür Çayı, ilkbaharda çok can almıştır. Bunda ‘kasıt’ arayamayız, bir doğa yasası olarak kabul etmeliyiz. Örneğin özel eşyasını kıyıdaki taşların üzerine bıraktıktan sonra suya atlayan kadının cansız bedeni yaklaşık 500 m sürüklendikten sonra bulunmuştu. Yokluk günlerinde küçük kızının ‘hırsızlık’ yaptığını düşünen bir annenin, elinden tuttuğu kızı ilkbaharda Pülümür Çayı’nın köpüren sularına bıraktığına ilişkin rivayetlere rastlanmaktadır.
Pülümür Çayı’nın, doğayla mücadele eden yoksul köylülerin canına kıymış olsa da, adı cinayetle hiç anılmamıştır.
Pülümür Çayı, bu yıl ilk kez bir cinayet vakasına tanıklık etti.
Genç bir öğretmeni acımasızca katledenler, şehidin bedenini suya atmışlardı. Cinayetin tam olarak nerede işlendiği bilinmemekle beraber, bedenin, suda kilometrelerce sürüklendiği anlaşılıyor. Kırmızıköprü’ye 4 km mesafedeki Haskar’da, Pit’in Mağarası ile Ana Fatma’ya yakın bir yerden kaçırılan Necmettin Yılmaz’ın cenazesinin, Nazimiye yol ayrımına yakın Zülfikar mevkiinde suda bulunması bu düşünceyi güçlendiriyor. Kaçırıldığı yerle bulunduğu yer arasında kilometrelerce mesafe var.
Mağaraya adını veren Pit, o yörede yaşamış yoksul bir köylüdür. Rahmetli anneannem, Pit’in, 1930’lu yıllarda kendilerine misafir olduğunu anlatırdı. Paşa dedemler, Gavrag’ın Kulik bölgesinde, ormanla kaplı yerde, toprak evde yaşarken Pit kendilerine misafir olurmuş.
Pit, Necmettin Yılmaz’ın kaçırıldığı yerdeki mağarada sık sık konakladığı için, mağaraya onun adı verilmiş. Pit’in Mağarası, sıcak yaz günlerinde serinlediğimiz bir mekândı. Yağmurdan korunmak için sığındığımız da olurdu. O mağara sadece bize ait değildi kuşkusuz. Sıcaktan ve soğuktan bunalan dağ keçileri ve diğer canlılar da orada soluklanırdı.
Ana Fatma, yöre halkı için kutsal bir mekândır. Adını Hz. Ali’nin eşi Fatma’dan alan mekânda lokmalar dağıtılır, dualar edilirdi. Anneannemi, annemi ve diğer köylülerimizi, Ana Fatma’ya lokma tepsisi taşırken hatırlarım. Ana Fatma’da anneannem dua ederken gözlerinden yaşlar süzülürdü.
-Ya Ana Fatma…
Anneannem yaşasaydı, o gür sesiyle, Ana Fatma’da, Necmettin Yılmaz’a ağıt yakardı. Pülümür Vadisi’nde yankılanan o sesi duymayan kalmazdı. Sesi duyan bölgedeki bütün canlılar, anneannemin başına toplanır, genç öğretmene yakılan ağıda eşlik ederdi.
O bölgede yaşayan bütün canlılar bu haksızlığa isyan ederdi.
Pülümür Çayı’nın acı verici, açıklanması zor bir cinayetle anılması yörede büyük üzüntü yaratmıştır. Tunceli halkının, bu zalim cinayete büyük öfke duyduğu biliniyor. Ormanda rastladığı yaralı bir ayıyı iyileştirip doğaya salan bir halkın, öğretmene uygulanan vahşete seyirci kalması söz konusu olamaz.
Pülümür Çayı, çocukluğumuzun yaşam kaynağıydı. Nisan ayında Han Yaylası’na gittiğimizde, Pülümür Çayı’ndan geçmek zorunda kalırdık. Bizim kaldığımız yayla, öğretmenin kaçırıldığı yere yaklaşık 100 m mesafededir. Mezra köyünden yürüyerek Pülümür Çayı’nın kıyısına gelir, büyüklerimizin yardımıyla karşıdan karşıya geçerdik. Sudan geçerken paçalarımızı sıvar, siyah lastiklerimizi elimize alırdık. Dikkatle taşınan lastikleri suya kaptırdığımız da olurdu. Lastiği kurtarma çabası bazen başarısızlıkla sonuçlanırdı.
Suya düşüp tamamen ıslanırdık.
İçimizde korku yoktu!
Yazın Pülümür Çayı’nda yüzerdik. Tunceli gençlerinin çoğu yüzme deneyimini derelere borçludur.
Yüzdüğümüz, balık yakaladığımız, kıyısında oyun oynadığımız Pülümür Çayı’nın tek suçu Tunceli’nden geçmek olan genç bir öğretmene mezar olması ve bu acı olayla anılması, hepimizi derinden üzmüştür.
Necmettin Öğretmen, belki, Siverek’ten ayrılırken öğrencisi Abdullah’ın saçlarını okşayıp ona Pülümür Vadisi’nde görmeyi umut ettiği dağ keçileri hakkında bilgi vermiştir. Yolda, bir ihtimal, yaban kedisiyle (vaşak) karşılaşmayı, fotoğrafını çekip öğrencilerine göstermeyi de hayal etmiş olabilir.
2017 yazı, onun öğretmenlikteki ilk yaz tatili olacaktı. İzin vermediler.
Doç. Dr. Orhan Yavuz Cinayetiyle Benzerlik
Necmettin Öğretmen’in ölümü, 15 Haziran 1977’de Gladyo elemanları tarafından kaçırıldıktan sonra 8 bıçak darbesiyle şehit edilen Doç. Dr. Orhan Yavuz cinayetine benziyor. Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölüm Başkanı Doç. Dr. Orhan Yavuz’un, 36 yaşında, üniversite fidanlığında cinayete kurban gitmesi ile Necmettin Yılmaz’ın 16 Haziran 2017 tarihinde Pülümür Vadisi’nde şehit edilmesi arasında hiçbir fark bulunmamaktadır.
Tetiği çekenlerin iradesi, ‘büyük yer’lerin denetimi altındadır. Tetikçiler, genç bir akademisyenle bir öğretmeni niçin öldürdüklerini hiçbir zaman öğrenemeyeceklerdir. Ne var ki, tetiği çektirenler her şeyin farkındadır. Cinayetlerin toplumda nasıl bir etki yaratabileceği ve uzun vadede hangi sonuçlara yol açabileceği, onlar tarafından öngörülebilmektedir.
Tetiği çekenlerin aidiyetleri farklı da olsa, bu tür eylemlerle, Türkiye’nin aydınlık birikimi hedef alınmakta ve ABD’nin bölme stratejisine hizmet edilmektedir. Tunceli, cinayet mahalli için eşsiz bir siyasi coğrafyadır. Necmettin Yılmaz cinayeti için Tunceli’nin seçilmesiyle, toplumda infial yaratılarak, etnik-mezhepsel kışkırtmalara zemin hazırlanmaktadır. ABD’nin Türkiye’yi bölme stratejisinin piyonları, başarı için, Türk-Kürt ve Alevi-Sünni çatışmasına âdeta mahkûm olmuştur. 23 yaşındaki bir öğretmenin zalimane yöntemlerle katledilmesi, ABD stratejisine alet olanlara, halka karşı suç işlemekten başka bir seçenek bırakmamaktadır. Cinayetin biçimi, piyonların, bölünme stratejisinin ‘başarısı’ için daha gözü kara eylemlere sevk edileceğinin de ipuçlarını vermektedir.
Kendisini ‘mazlum’ olarak tanımlayan hiçbir kuvvet, yoldan geçen insanları hedef almaz.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), kendisine ateş açan teröristlere önce ‘teslim ol’ çağrısında bulunmaktadır.
Pülümür Vadisi’nden Yükselen Çığlık
Necmettin Öğretmen Pülümür Vadisi’nin güzelliklerini göremedi. Yolda ne bir dağ keçisine rastlayabildi ne de yaban kedisine. Onun göğe yükselen çığlıklarını sarp kayalıklardaki dağ keçileri, mavi göğe kanat çırpan kartallar, ceviz ağacının kovuğundaki sincaplar duydu. Pülümür Çayı’na her sabah ve akşamüzeri su içmeye gelen dağ keçileri o çığlıklardan sonra inmez oldu.
Çünkü suya kan, vahşet, hukuk tanımazlık ve zorbalık karışmıştı.
Öğretmen katledilmemiş olsaydı, belki, 4 km ilerdeki Kırmızıköprü’de çay molası verecek ve köylülerle sohbet edecekti.
‘Puşi’li Azrail’in, memleketimizde Necmettin öğretmenin canını alması, hangi kitaba sığar?
Bir öğretmen sendikasının, öğretmen Şenay Aybüke Yalçın cinayetinde olduğu gibi, Necmettin Yılmaz cinayetinde de PKK terör örgütüne toz konduramaması, bölgede kol gezen Azrail’e yataklıktan başka bir anlam ifade etmemektedir.
Örgüt Kontenjanından Meclise Girenler Niçin Suskun?
Kamuoyu, örgüt kontenjanından TBMM ile belediyelere seçilen ya da önümüzdeki seçimler için fırsat kollayanların, Necmettin Yılmaz cinayetiyle ilgili derin suskunluğunu not etmektedir. ‘Dersim’ tacirlerinin olay karşısındaki ölümcül sessizliğinin de bir anlamı olmalıdır. Cumhuriyeti karalamak için 24 saat mesai yapan bu sözde insan hakları savunucularının, mazlum bir köylü çocuğunun hukuksuz bir şekilde katledilmesine sessiz kalmalarının, Tunceli’nin duyarlı halkı için öğretici olduğu kabul edilmelidir.
Pülümür Dede Korkut İlkokuluna Adı Verilmelidir
Pülümür halkı, şehit öğretmen Necmetin Yılmaz’ın acısını yüreğinde yaşatmaktadır. Pülümür Dede Korkut İlkokuluna Şehit Öğretmen Necmettin Yılmaz İlkokulu adı verilmelidir. Pülümür Belediyesi, ilçenin en işlek caddesi olan, Erzincan Caddesi’nin adını Şehit Öğretmen Necmettin Yılmaz Caddesi olarak değiştirmelidir.
Tunceli Halkı Olayı Reddetmektedir
Tunceli, yoldan geçen bir mazluma uygulanan bu vahşetin utancını taşıyamaz. Türkiye’nin aydınlık yüzünü temsil eden bir ilin adının, vahşi bir cinayetle gündeme gelmesi kabul edilemez. Tunceli halkı, bu acı olayla birlikte anılmayı reddetmektedir. Tüm umudunu, etnik-mezhepsel çatışmaya bağlayan Amerikancı güçlerin bölgede gerçekleştirdiği eylemlere tavır almak, birlik ve kardeşliği dinamitleyen faaliyetleri göğüslemek yaşamsal öneme sahiptir.
Başta Pülümür Belediye Başkanı Sayın Müslüm Tosun olmak üzere, belediye başkanları, siyasi parti temsilcileri, belediye meclis üyeleri, öğretmenler ve bir grup vatandaş, şehit öğretmen Necmettin Yılmaz’ın, Gümüşhane’nin Torul ilçesi Demirkapı köyündeki baba ocağını ziyaret etmelidir. Şehidin babası Hamit Yılmaz’a, Tunceli halkının taziyeleri iletilmelidir. Tunceli heyeti, cinayetten duyulan rahatsızlığı dile getirmeli ve acılı babanın şahsında, Türkiye kamuoyuna kardeşlik ve birlik mesajı vermelidir.
Mazlum cinayetleriyle aydınlığa değil, karanlığa yürünür. Feodal dönemde yaşanan kan davalarında bile, cinayet işleyenler, cenazeyi kaldırmaları için, maktulün ailesine haber verirlerdi.
Necmettin Yılmaz öğretmenin 30 gün boyunca Pülümür Çayı’nda sürüklenen bedeni, sadece Tuncelililer ya da ailesinin değil, tüm Türkiye’nin hafızasında silinemeyecek bir yara olarak kalacaktır. Vahşete kurban giden bir öğretmenin ölüsünün 30 gün boyunca suda kalması, insanlık dışı bir olay olarak unutulmayacaktır.
Terör saldırılarında şehit edilen 152. öğretmen olan Necmettin Yılmaz, Türk öğretmeninin emperyalizm tarafından teslim alınamayan iradesini temsil etmektedir. Öğretmenler, onun şahsında, karanlığı aydınlatmaya devam edecektir. O, ayağa kalkan Türk Milletinin gözü, kulağı ve haksızlığa isyan duygusunun ateşleyicisi olarak gönüllerde yaşayacak ve yaşatılacaktır!
Bu vahşi cinayet, emperyalizm ve iş birlikçilerinin intiharı olarak tarihe geçecektir.
Necmettin Yılmaz, emperyalizm ve iş birlikçilerini intihara sürükleyen bir sürecin mimarı olarak anılacaktır.
Yolunuz Gümüşhane’ye düşerse mutlaka Torul’a uğrayın. Torul’un Demirkapı Köyü Mezarlığı’nda, henüz 23 yaşındayken, öğrencilerinden ve Adıyaman’daki kız arkadaşından koparılan şehit öğretmen Necmettin Yılmaz’ın mezarına bir çiçek bırakın. En verimli çağında ona kıyanlara hâlâ terörist bile diyemeyenleri asla unutmayın!
(Pülümür Haber, 16 Haziran 2022)
Hüseyin Canerik imzalı bu yazı, Öğretmen Dünyası’nın Ağustos 2017 tarihli 452. sayısında yayımlanmıştır.