(Pülümür Haber)
1979 Aralık’ında Tunceli’de bir araya gelen iki arkadaş, iki gün sonra bir mezrada buluşmak üzere vedalaştı. Biri ilçe merkezine, diğeri Meşeyolu köyüne gitmek için yola düştü. İki gün sonra Nazımiye Talik (Tellik) mezrasında buluşacak, Kılköy’e gideceklerdi.
Gençlerden 33 yaşında olanı, Nazımiye Kılköy’den bir kızla nişanlıydı.
Nazımiye’den Talik’e gitmek için ortaokul ve lise öğrencileriyle yola çıkan genç, pusuya düşürülmüş, ormanlık alana kaçırılmıştı.
Pusu, tahminen sekiz kişi tarafından kurulmuştu.
Çocuklardan bazıları, yaklaşık 6 km uzaklıktaki Nazımiye İlçe Jandarma Bölük Komutanlığına haber vermiş, bazıları ise durumu Talik’e bildirmişti. Haber kısa sürede yayıldı. Talik’te buluşacağı arkadaşı, yaklaşık 20 km yürüyerek gece vakti kent merkezine gitmiş, durumu oradaki arkadaşlarına iletmişti.
Tunceli’deki arkadaşı Süleyman Ergün, hemen telefona sarılmış, kaçırılma olayını Nazımiye’deki kolluk güçlerine bildirmişti. Ergün, yetkiliden, “Merak etmeyin, gerekeni yapıyoruz.” yanıtını almıştı.
Sabah saatlerinde ilçeye giden arkadaşları, gencin kurtarılması için herhangi bir girişimde bulunulmadığını öğrendiğinde iş işten geçmişti.
Kaçırılan gencin cansız bedeni, Nazımiye’nin Talik mezrası yakınlarında bulunmuş, katiller kayıplara karışmıştı.
Takvim yaprakları 19 Aralık 1979’u gösteriyordu.
Günlerden Çarşamba’ydı.
Gence ağır işkenceler uygulanmış, ağzına kurşun sıkılarak katledilmişti.
Nazımiye Kılköy’de nişanlısını bekleyen kızın çığlığı gökyüzüne yükselmişti.
İnsanlık dışı bir cinayetle yaşamına son verilen genç, Nazımiye Eğribelen (Koyeser) köyünden, TİKP Nazımiye İlçe Başkanı Hasan Erkılıç’tı (1946). Erkılıç, terör örgütü PKK’nın, Kemalist ya da Türk milliyetçisi suçlamasıyla katlettiği aydınlardan biriydi.
8 Eylül 1979’da, Tunceli il merkezinde, Hukuk Fakültesi öğrencisi Adil Turan’ı güpegündüz katleden örgüt, Hasan Erkılıç cinayetiyle çıtayı yükseltmiş, kentin aydınlık direncinin kırılmasında epey yol almıştı.
Merkezinde PKK’nın yer aldığı terör örgütleri, Tunceli’nin yetişmiş insan gücünü değirmen taşı gibi öğüttü. Sıradan gerekçelerle işlenen cinayetlerin kente faturası ağır oldu. Babasız evler, gözü yaşlı anne babalar, yetim çocuklar kaldı geride.
15 Aralık’ta yaşama veda eden Turhan Özlü, arkadaşı Hasan Erkılıç’ı şu dörtlükle anmıştı:
Kurulmuş pusuydu, vakti zamanı
Sekiz haramiydi, silahı kanlı
Hasan’ım baktı da dört dağ dumanlı
Tunceli duymaz mısın bu nasıl zulüm
Son sözü, “Kavga büyüyor, ölsek ne gam!” olmuştu.
Kılköy’de bir kız ağlar, yıkıntılara karışır gözyaşları…
(Pülümür Haber, 19 Aralık 2024)