MEHMET ÖZDEMİR
Köylerde yaşanan sıcak ve içten ilişkilere, kent yaşamında nadir rastlanır. Kent kültürüyle yoğrulmuş, sıcak ve samimi komşuluk ilişkilerinden yoksun büyüyen insanların birçoğunun bu duyguyu anlaması zor.
Uzun süre köylerinden kopmuş, çeşitli nedenlerden dolayı uzak kalmış insanların bu sıcak davranışlara alışması zaman alabiliyor.
Köyde yaşayanların gözü kulağı yolda. Uzun bir zamandan beri köyüne gelememiş kişilerin yolu gözlenir. Köye kim gelecek, ne zaman gelecek herkesçe bilinir.
Merakla beklenen yolcular için çaylar demlenmiş, bir dilim kek ya da tarhana çorbası çoktan hazırlanmıştır.
Köyün sessizliğini bozan sevinç çığlıklarının dalga dalga yayıldığı günler. Komşuya, eşe dosta, çoluk çocuğa kavuşmanın büyük sevinci…
Sıcak sarılmaların vakti.
Bir süre geçtikten sonra, gruplar hâlinde ziyaretler başlar. Hastaya bir bardak su vermek gerek. Bebeciğe yağmur damlası öpücükler yağdırmak. Bir de acılar var, sonsuzluğa uğurlananların acısı… Acıyı omuzlamalı insan, hafifletmeli yüreği yanan eş dostun ağır yükünü
Bir araya gelindiğinde güncel bazı konuları konuşmanın ne zararı olabilir. Geçmişte birlikte geçirilen güzel günleri ve göğüslenen zorlukları anmadan olmaz! Bu arada zaman su gibi akıp gitmiş, eve dönme zamanı gelmiştir.
Akılda ne dert kalır ne de tasa.
Şimdi sıra köye yeni gelenlerde. Onlar da çalacak hasta köylülerinin kapısını, belki saati gelmiş ilacı hatırlatacak. Az ötede beşiğinde sallanan bebecik, onun da yanağına bir öpücük, sımsıcak.
Sonsuzluğa uğurlananların yakınları var sırada…
Pülümür Çakırkaya köyü, kışın yaşadığı sessizlikten sonra yine cıcıl cıvıl. Yalnızlıktan bunalan köylüler, sıcak buluşmaların sevincini paylaşıyor şimdi.
(Pülümür Haber, 9 Temmuz 2024)