MEHMET GALİK
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, 1993 ve sonraki yıllarda terörü önleme amacıyla bazı köyler boşaltıldı. Bu uygulamadan, köyümüz Kocatepe de etkilendi. Kocatepe köy merkezinin biraz dışında kalan Kalikler mezrası boşaldı.
Terk edilen mezra, insansızlığın ağır yükünü taşıyamadı.
Bin bir emekle, yokluklar içinde yapılan toprak damlı taş yapılar yıllara yenik düştü.
Ulu ceviz ağaçları, terk edilmenin acısına dayanamadı.
Çocukluğum, Kalikler mezrasında geçti. Üniversiteden mezun oluncaya kadar, her yaz tatilimi mezrada geçirdim. İş yaşamına atıldığımda, yıllık izinlerimi genelde köyde geçirirdim.
2006 yılında emekliye ayrıldım.
Köyüme döndüğümde, çocukluk yıllarımın geçtiği ev, yıkılmıştı.
Her karışında çocukluk anılarımın saklı olduğu mezra, âdeta toprağa karışmıştı.
Boşalan mezrada barınma olanağı bulamayınca, köy merkezine yerleşmek zorunda kaldım.
Fırsat buldukça yıkıntılardan ibaret mezramıza gider, yıkık evimizin karşısındaki tepede otururum. Mezrada geçen çocukluğumuzu, eski günlerimizi hayal ederim.
Yıkıntılarda geçirdiğim bir gün yüreğimden akan dizeleri yazıya döktüm. Bu ‘şiir’ yaşamımın, ilk ve tek şiiridir.
YIKIK MEZRAYA AĞIT
Dün gece rüyamda seyrettim mezrayı
Gördüğüm kâbusmuş
Evimiz yıkılmamış
Ağaçlar yemyeşil
Salkım salkım cevizler
Arklar gürül gürül su dolu
Kurbağalar çığlık çığlığa göletlerde
Köpeğimiz damda volta atıyor
Buralar benden sorulur diye
Dağlarda yankılanır bir ses
Çene mal ame vera mal şere
(Kızlar davar geliyor, karşılamaya gidin)
Akşamın kuşları bu sese eşlik ediyor
Mutluyuz
Rızkımızı babamız veriyor
Elleri kocaman nasırlı
Bir ömürlük emeği boşa giden babamız
Elinde kazma
Kazmanın yankıları dağlarda
Bir türlü düzelmiyor kör talihi mezranın
(Pülümür Haber, 28 Nisan 2024)