MEHMET ÖZDEMİR
Nuri Yüceer’i, 22 Ekim günü kaybettik. Doğal bir ölüm olsa, ardından akıtılan gözyaşlarıyla teselli bulur insan. Ne yazık ki acı verici, yaralayıcı bir ölüm… Yaşama duyulan öfkenin, düş kırıklıklarının, travmaların, memleket acısıyla geçen yılların birikimiyle gelen ölüm.
Bir hayalet gibi peşimizi bırakmayan kötülükler, acı ölümlerle zafer kazanır.
Nuri Yüceer’in tertemiz bedeni, gündemimizden düşmeyen acı ve zorluklara işaret ediyor.
Pülümür Dereboyu, bir zamanların parlak nahiyelerinden biriydi. 1980’li yıllar, Dereboyu’nun üzerine kâbus gibi çökmüştü. Köy, bir dönem öğretmenlik yapan, 52 yaşındaki aydınını evinde kanlı teröre kurban verdiğinde ışıksız kalmıştı.
Dereboyu’nun feneri, zifiri karanlıkta çatıları söken rüzgâra yenik düşmüş, köy karanlığa teslim olmuştu.
1990’lı yıllarda köyde barınma olanağı ortadan kalkmıştı. Köylü, güvende değildi. Köylünün bir zamanlar açık bıraktığı kapıları tekmeleyerek içeri girenler, köylüye parmak sallıyor, namlunun ucunu gösteriyordu.
Dereboylu Marangoz Kamer Yüceer–Fadime Yüceer çiftinin oğlu Nuri Yüceer, işte bu koşullarda doğup büyüdüğü köye veda ediyordu.
Bursa Gemlik’e yerleştiğinde, henüz 30’lu yaşlardaydı. Köyden kente göçün yarattığı tüm zorluklardan payına düşeni almıştı.
Yokluk ve zorluklarla başa çıkabilmek için yıllarca mücadele etmiş, yorgun düşmüştü.
İki çocuk babasıydı. İnsanın kendi yaşamıyla ilgili tercihte bulunması, kolay değil. Pülümür Dereboylu Nuri Yüceer, kendi yaşamıyla ilgili en zor kararı vermiş, geride gözü yaşlı bir eş ve iki yetim çocuk bırakmıştı.
Bursa Gemlik Mezarlığı, doğup büyüdüğü topraklarda barınma hakkından yoksun bırakılmış 65 yaşındaki Pülümürlü köylünün acılarına ev sahipliği yapıyor şimdi.
Güle güle Nuri Yüceer, ışıklar içinde uyu…
Senin için akacak son gözyaşlarımız…
(Pülümür Haber, 26 Ekim 2023)