Pülümür Haber’de, 5 Haziran 2020’de, yazarımız  Hasan Canerik imzasıyla yayımlanan, ‘Pülümürlü Genelkurmay Başkanı’yla İlgili Gerçekler  yazısı  büyük yankı uyandırdı. 2013 yılında Mehmet Baransu-Mehmet Yürek tarafından ortaya atılan bir iddia, FETÖ yayın organlarının kirli sayfalarında kalmıştı. İddia sahiplerinden ‘bavulcu’ Mehmet Baransu tutuklanmıştı. Sosyal medya, iddiayı, Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın ölümünün ardından yeniden dolaşıma sokmuştu. Mehmet Yürek, 5 Haziran tarihli yazımıza birkaç hafta sonra sosyal medya hesabından cevap vermişti. Mehmet Yürek’in söz konusu açıklamasına, dil ve yazıma dokunmadan,  6 Temmuz’da  bu köşede yer vermiştik.   

FETÖden tutuklu Mehmet Baransu ile Mehmet Yürek (Kumpas dayanışması)

FETÖ TERÖRÜ ZİRVEDEYKEN KOMUTAN TEKMELEMEK!

Mehmet Baransu ile Mehmet Yürek ikilisinin, FETÖ  terörünün dorukta olduğu günlerde ortaya attığı iddialar, Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın ölümünün ardından yeniden piyasaya sürüldü.  Pülümür Haber, 5 Haziran 2020  tarihli bir yazıyla, iddialara açıklık getirdi. Yazarımız Hasan Canerik, konuyla ilgili belgeleri taradı. Yapılan araştırmaya göre, Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ile Pülümürlü Cumhuriyet Savcısı İsmet Kemal Karadayı arasında herhangi bir yakınlık yoktu. Pülümürlü  Karadayı ailesinden hiç kimse sürgün edilmemişti. İddialarla, kamuoyunun  FETÖ operasyonlarına ikna edilmesi amaçlanmıştı.

Pülümür Haber,  söz konusu yazıda, özetle şu görüşleri savunmuştu:

İsmet Kemal Karadayı’ya, 1975 yılında TÖB-DER tarafından ödül verilmemiştir.

Karadayı ailesinin herhangi bir bireyi ‘katliam’a uğramamış, 1926 ya da 1930 yılında sürgüne gönderilmemiştir.

Pülümürlü Karadayı ailesinin, 22. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’yla, soyadı benzerliği dışında hiçbir yakınlığı bulunmamaktadır.

Yazımız büyük yankı uyandırdı. ‘Dersim’ üzerinden yürütülen psikolojik savaş, bozguna uğramıştı. Mehmet Baransu’nun dayanaksız iddialarına destek veren Mehmet Yürek, uzun süren sessizliğin ardından sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Yürek, yazısında, açıklamanın Pülümür Haber’e gönderildiği ve yayımlanmadığı algısına yol açan ifadeler kullandı:

“… Yukarıda açıkladığınız yayın ilkeniz (namusunuz) doğrultusunda cevabımın virgülüne dokunmadan yayınlamanızı bekliyorum.”!

Pülümürlü Cumhuriyet Savcısı İsmet Kemal Karadayı

 FETÖ’NÜN BAVUL DOLUSU YALANINI OMUZLAMANIN AĞIR SORUMLULUĞU

Fetullahçı Terör  Örgütü (FETÖ) tarafından hedef alınan 22. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı,  28 Şubat operasyonuyla gözaltına alındığı 3 Ocak 2013’te, şimdi Silivri Cezaevinde mukim ‘bavulcu’ FETÖ şüphelisi Mehmet Baransu’nun iftiralarıyla karşı karşıya kalmıştı. Gladyo operasyonlarının basın ayağını oluşturan Taraf gazetesi yazarına göre, Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, 1930 Dersim Pülümür katliamı sürgünü, bir Dersim Alevi’siydi. ‘Dersimli gazeteci-öğretmen’ Mehmet Yürek, yazı üzerine, ‘kardeşi’  Mehmet Baransu’yu telefondan arayarak iddiaları ‘doğrulamıştı’.

Mehmet Yürek, FETÖ şüphelisi Mehmet Baransu’yla şu bilgiyi paylaşmıştı:

“İsmail Hakkı Karadayı, M. Kemal’in bilgi, emir ve direktifleriyle Kazım Orbay kumandasında gerçekleştirilen 1930 Dersim-Pülümür tedip ve tenkilinin (katliam) sürgünü bir ailenin çocuğudur. Sürgün yeri Çankırı ilidir.”

Yürek, bu bilgiyi Pülümürlü Cumhuriyet Savcısı  Sayın İsmet Kemal Karadayı’yla arasında geçtiğini belirttiği özel bir görüşmeye dayandırmıştı. İddiaya göre,  Pülümürlü Cumhuriyet Savcısı, Mehmet Yürek’le şu özel bilgiyi paylaşmıştı:

“Ben 1975’te Bilecik savcısı iken TÖB-DER tarafından yılın hukukçusu seçilmiştim. İsmail Hakkı Karadayı bunu basından öğreniyor. Beni buldu. Meğer benim 1926 Pülümür tedibinde öldürülüp toplu gömüldüğünü sandığımız, ama öyle olmayıp Çankırı’ya sürülen amcamın oğluymuş. Bunun kesinlikle gizli kalması gerektiğini, aksi halde askerlik hayatının biteceğini, zaten ailenin kendisini korumak için ramazan orucu tutup namaz kıldıklarını anlattı.”

Pülümür Haber, iddiaları, yazarımız Hasan Canerik’in kaleme aldığı bir yazıyla değerlendirmişti. Yazıda özetle şu görüşler savunulmuştu:

İsmet Kemal Karadayı’ya, 1975 yılında TÖB-DER tarafından ödül verilmedi. İsmet Kemal Karadayı, 1969 yılında, Türk Hukuk Kurumunun ‘Yılın Hukukçusu’ ödülüyle ödüllendirildi..  Bu nedenle, İsmail Hakkı Karadayı’nın, 1975 yılında, TÖB-DER ödülünden dolayı İsmet Kemal Karadayı’nın varlığından haberdar olması, akla ve mantığa aykırı.   

22. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmaiil Hakkkı Karadayı (ABD’nin hedef aldığı komutanlardan)

Pülümürlü Karadayı ailesi, Erzurum Kongresi’ne Kuzican’dan (Pülümür) katılan  emekli Komiser Abbas Necati Efendi’den dolayı Kurtuluş Savaşı kadrolarıyla sıcak ilişki içinde oldu.  Çocukları kamuda görevli olan Abbas Necati Efendi  ve ailesinin, ‘katliam’la ilişkilendirilmesi mümkün görünmüyor.

Abbas Necati Efendi,  Keman (Kemu) aşiretine mensuptu. 1930’lu yıllarda sürgüne gönderilen 347 kişi arasında Keman aşiretinden  bir kişi bile  bulunmamaktadır.

Karadayı ailesinin herhangi bir bireyi 1926 ya da 1930 yılında sürgüne gönderilmedi..

Pülümürlü Karadayı ailesinin, 22. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’yla, soyadı benzerliği dışında hiçbir yakınlığı bulunmamaktadır.

‘Dersimli’ Mehmet Yürek (Kırk yıllık ‘sır’rı FETÖ şüphelisi Baransu’yla paylaşmak!)

FETÖ KUMPASINI PERDELEME ÇABASI

Mehmet Yürek’in açıklamaları, konuyla uzaktan yakından ilişkisi olmayan ayrıntıları içeriyor. Kişisel kahramanlıklar, özel yaşam, siyasal tercihler vb. ayrıntılarla, kumpas gerçeğini perdeleme çabası sonuçsuz kalıyor.  Aşağıdaki ifadeler, Yürek’in sosyal medyada yer alan açıklamalarından, dil ve yazıma dokunulmadan özetlenmiştir:

“TKPML-TİKKO ile süren legal ve illegal devrimciliğim … 1984 yılına kadar sürdü.”

“Kenan Evren’in …. elleri titreyerek okuduğu … bildiriyi TİKKO adına kaleme alan üç kişiden biri…”

“İbrahim Kaypakkaya katledilmeden evimizde kalırken…”

“Deniz Gezmiş ile aynı somunu paylaşmış, İbrahim Kaypakkaya ile aynı tastan çorba kaşıklamış…”

“Ben askerliğimi Tunceli, Çemişgezek, Toratlı köyünde er öğretmen olarak yapıp gelmiştim.”

“…Öğretmenlikten ayrılmış ve holdinglerde üst düzey yönetici olarak çalışıyordum.”

“… Diktatör Kenan Evren’nin rütbesiz er olarak gitmesi süreci Marmaris’te benimle olan davayla başladı.”

“Kamer Genç’i Tunceli mahkemelerinde mahkum ettim.”

“Kemal Kılıçdaroğlu’na Tunceli Adliyesinde açtığım dava…”

“Atatürk;  1926 Koçuşağı kırımının, 1930 Pülümür kırımının ve 1937/38 Dersim kırımının birinci dereceden yetkili ve sorumlusudur.”

 “Ruhi Su’nun cenazesine İsmet Abi, Asım Bezirci ve iki kişi daha beraber katılmıştık. Zincirlikuyu Mezarlığında, …  kapıyı tutan polisler halkı coplamaya başladı. Ben atletik olduğum için mezarlığın duvarına atlayıp kaçmaya çalışınca İsmet Abinin “ulan Memo nereye gidiyorsun oğlum. Bizi linç ederler, gel bizi de çıkar” dediğini duyunca duvardan geri atlayıp onları da duvardan geçirdim. Asım Bezirci’nin kurşun gibi ağır olan kamburundan tutup yukarı zor çıkardım. Hemen bir taksiyi polis diye durdurup öne ben arkaya da onları oturtarak Şişli Caminin yakına park ettiğim arabamın yanına getirip bindirdim ve bir meyhaneye gidip içkili bir yemekle sohbet ettik.”

“Mehmet Baransu İsmail Hakkı Karadayı’nın Dersimli olduğunu yazınca medyada kıyamet koptu. Ben de telefon açarak yazdıkların doğru evlat dedim ve bildiklerimi anlattım.”

“Bu şahıs bu yazıyı yazarken ….  bana bir telefon açıp konuyla ilgili sorular sorduktan sonra yazması daha doğru ve daha hak kani olurdu. … Veya İsmet Kemal Karadayı’nın hayatta olan eşi ve çocuklarından sorabilirdi.”

“İsmail Hakkı Karadayı meselesini İsmet abe bana ve Cemal Süreya’ya söylemişti. En azından ben böyle biliyordum. Üçümüzde açıklamama sözü vermiştik. Ama ben daha sonra bu sözü İsmet abenin de izniyle siz ölünceye kadara dönüştürdüm.”

“İsmail Hakkı Karadayı Pülümürlü bir Alevidir. Kimliği bilinseydi bu mertebelere gelebilir miydi? İsmail Hakkı Karadayı aslını inkar ederek yaşasa da Dersimli özü onu bırakmamıştır. Gericiliğe karşı en büyük mücadeleyi vermiştir. O’nun döneminde orduya yeniden Aleviler alınabilmiştir.”

“Benim Dersimli Karadayı yazımın üzerinden yedi yıl geçti. Karadayı daha geçen hafta öldü. Bu yedi yılda Karadayı’nın bu iddiayı yalanladığı veya red ettiği görüldü mü?”

“Bildiklerim, gördüklerim ve öğrendiklerim İsmail Hakkı Karadayı’nın Dersim Pülümür’den Çankırı’ya göçürülmüş Dersim mağduru bir ailenin çocuğu olduğunu teyit ediyor.”

MADDE MADDE ‘DERSİMLİ KARADAYI’ GERÇEĞİ

Yukarıda koyu yazılan ifadeler, Mehmet Yürek’in,  ‘Dersimli Karadayı’yla ilgili  değerlendirmelerini yansıtıyor.  Diğer ifadelerin ‘Dersimli Karadayı’yla ne ilgisi var? Yürek’in özel yaşamı ve kahramanlıklarının, konunun aydınlatılmasına  katkı sunmayacağı kabul edilmeli.   Pülümür Haber, iddiayı araştırırken,  iddia sahiplerinin özel yaşamını, siyasal tercihlerini, öğrenim durumunu ve ticari ilişkilerini sorgulamıyor. Yayınla,  kişilerin  hedef alınması değil, gerçeğin açığa çıkarılması amaçlanıyor.

Mehmet Yürek’in üyesi olduğunu dile getirdiği  örgütlerin, ‘Dersimli Karadayı’ ile herhangi bir ilgisi bulunmuyor. İbrahim Kaypakkaya’yı evinde barındırdığını,   Deniz Gezmiş’le somununu paylaştığını,  Kenan Evren’i tehdit eden TİKKO bildirisini kaleme alan üç kişiden biri olduğunu, Zincirlikuyu’da polis copundan aydınları kurtardığını iddia eden Mehmet Yürek,  FETÖ şüphelisi  ‘kardeşi’ ve ‘evladı’ Mehmet Baransu’yla  iş birliğine açıklık getiremiyor.  


Avukat Haldun Necat Karadayı (Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ile herhangi bir yakınlığı yok)

İddia, İsmet Kemal Karadayı’nın hayatta olan eşi ve çocuklarına soruldu mu?

İsmet Kemal Karadayı’nın ailesi, iddialardan, yayınımızdan kısa bir süre önce haberdar olmuştur. Yazı yayımlanmadan önce Sayın Avukat Haldun Necat Karadayı ile görüşülmüş, bilgisine başvurulmuştur. Sayın Karadayı, tüm olasılıkları düşünerek, iki amcası ve diğer yakınlarıyla görüşmüş, aile kütüğünü incelemiştir. Avukat Haldun Necat Karadayı, Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’yla  aralarında herhangi bir yakınlık bulunmadığını doğrulamıştır. 

Sayın İsmet Kemal Karadayı’nın, ‘amcaoğlu’ İsmail Hakkı Karadayı ile ilgili ‘sır’rı, otuz yaşına kadar ailesiyle birlikte yaşayan ve daha sonra ortak büroyu kullandığı hukukçu oğluyla paylaşmadığı  görülüyor. Yürek, İsmet Kemal Karadayı’nın,  aileyi yakından ilgilendiren çok önemli bilgiyi çekirdek ailesinden ‘gizlediği’ hâlde, kendisiyle  niçin paylaştığını açıklayamıyor. 

Mehmet Yürek, FETÖ kumpasçısı Mehmet Baransu’ya arka çıkarken, İsmet Kemal Karadayı’nın ailesini niçin bilgilendirmedi? 

Mehmet Yürek, Pülümür Haber’in yazısıyla ilgili olarak yazarımıza sesleniyor:

“İsmet Kemal Karadayı’nın hayatta olan eşi ve çocuklarından sorabilirdi.”

Pülümür Haber, yukarıda da açıklandığı gibi, konuyla ilgili olarak Karadayı ailesinin bilgisine başvurmuştur.

Kitap için Av. Haldun Necat Karadayı’ya telefondan ulaşabilen Mehmet Yürek’in, İsmet Kemal Karadayı’yla ilgili ciddi iddiayı gündeme getirmeden önce aileyi niçin bilgilendirmediği sorusuna nasıl yanıt vereceği merak ediliyor. Aile, kitap için arandığında Karadayı’yla ilgili iddialardan habersizdi! Hayatta olmayan  Karadayı’yla arasında geçtiğini öne sürdüğü  konuşmayı FETÖ şüphelisiyle paylaşmakta sakınca görmeyen ‘Dersimlli öğretmen’in,  önemli ‘sır’rı İsmet Kemal Karadayı’nın ailesinden niçin gizlediği sorusunu yanıtsız bırakması, kumpasın tüm boyutlarıyla aydınlatılmasının  önemine işaret ediyor!

Sekiz sayfalık açıklama, tanımlanması güç  ilişkileri aydınlatmaktan uzak görünüyor.

Mehmet Yürek, ‘Dersimli Karadayı’ iddiasını neye dayandırıyor?

İddianın asıl sahibi, FETÖ şüphelisi Mehmet Baransu! Buna FETÖ iddiası demek daha doğru. Mehmet Yürek,  FETÖ iddiası konusunda cemaatin kamuoyu oluşturma çabalarına bilerek ya da bilmeyerek omuz veriyor.

Yürek’in sunduğu tek ‘kanıt’, İsmet Kemal Karadayı’nın ölümünden yedi yıl sonra FETÖ şüphelisiyle paylaştığı ‘bilgi’. Yürek’in iddiasına göre, İsmet Kemal Karadayı kendisiyle şu özel bilgiyi paylaşmıştı:

“Ben 1975’te Bilecik savcısı iken TÖB-DER tarafından yılın hukukçusu seçilmiştim. İsmail Hakkı Karadayı bunu basından öğreniyor. Beni buldu. Meğer benim 1926 Pülümür tedibinde öldürülüp toplu gömüldüğünü sandığımız, ama öyle olmayıp Çankırı’ya sürülen amcamın oğluymuş. Bunun kesinlikle gizli kalması gerektiğini, aksi halde askerlik hayatının biteceğini, zaten ailenin kendisini korumak için ramazan orucu tutup namaz kıldıklarını anlattı.”

‘KATLİAM’ TARİHİNİ BİLE DEĞİŞTİRMİŞ!

Yürek’in, ‘Dersimli Karadayı’yla ilgili gösterebildiği tek ‘kanıt’ bu! İddiaya göre, İsmet Kemal Karadayı, Yürek’e, İsmail Hakkı Karadayı’nın,  1926 Pülümür tedibinde öldürülüp toplu gömüldüğünü sandığı, ama öyle olmayıp Çankırı’ya sürülen amcasının  oğlu  olduğunu söylemiş! Mehmet Baransu’nun kaynağı Mehmet Yürek,  1926 ‘katliamı’nın tarihini  1930 olarak değiştiriyor! Mehmet Yürekİsmet Kemal Karadayı’yla arasında geçtiğini öne sürdüğü konuşmadan başka bir kanıt sunamadığı ‘katliam’ tarihini de kendisi belirliyor!  Yürek, Karadayı’ya, 1975’te söz konusu olmayan hayali bir TÖB-DER ödülü veriyor, ardından İsmail Hakkı Karadayı  adını ‘devreye’ sokuyor!

Yürek, “Bildiklerim, gördüklerim ve öğrendiklerim İsmail Hakkı Karadayı’nın Dersim Pülümür’den Çankırı’ya göçürülmüş Dersim mağduru bir ailenin çocuğu olduğunu teyit ediyor.” diyor.

Mehmet Yürek, bildikleri, gördükleri ve  öğrendiklerinin İsmail Hakkı Karadayı’nın Dersim Pülümür’den Çankırı’ya göçürülmüş Dersim mağduru bir ailenin çocuğu olduğunu teyit ediyor,  diyor!  Yürek bu konuda ne biliyor? ‘Dersimli Karadayı’ yalanıyla ilgili elinde hangi somut bilgi var? Niçin açıklamıyor? Cevap yok! Ya gördükleri? Ne görmüş? ‘Dersimli Karadayı’ ile ilgili neler gördüğünü açıklaması gerekmez mi? Ya öğrendikleri? ‘Dersim’le ilgili verdiği bilgilerin ‘Dersimli Karadayı’ iddiasını güçlendiren bir özelliği mi var, yok!

Mehmet Yürek’in bugün savunulması güç iddiasıyla ilgili olarak, İsmet Kemal Karadayı’yla yaptığını öne sürdüğü ‘konuşma’ dışında bir kanıt olmadığı görülüyor. 

Pülümürlü yazar ve şair Cemal Süreya (Ölümünden otuz yıl sonra iftiraya uğramak)

YALANA PÜLÜMÜR’DE YENİ BİR ORTAK  BULMAK!

Mehmet Yürek, açıklamasında ‘sır’rın yeni ortağını da açıklıyor: Yürek’in yeni  ‘suç ortağı’ Cemal Süreya!

“İsmail Hakkı Karadayı meselesini İsmet abe bana ve Cemal Süreya’ya söylemişti. En azından ben böyle biliyordum. Üçümüzde açıklamama sözü vermiştik. Ama ben daha sonra bu sözü İsmet abenin de izniyle siz ölünceye kadara dönüştürdüm.”

Açıklamadan, ‘sır’rın ikinci  ortağını da öğrenmiş oluyoruz: Cemal Süreya!  1990’da aramızdan ayrılan Cemal Süreya, ‘Dersimli’nin  yeni tanığı oluyor!  Pülümür kökenli  aydınlarımızdan  Cemal Süreya, ölümünden otuz yıl sonra,  FETÖ kumpasının kirli kampanyasına alet ediliyor. Bugün İsmet Kemal Karadayı ile Cemal Süreya’nın, Mehmet Yürek’i yalanlama şansı olmasa da gerçeğin gücü var! Otuz yıl önce ölen bir aydınımızı,  FETÖ kumpasını aklamak için ‘tanık’ göstermek,  Ergenekon-Balyoz sürecinde sıklıkla başvurulan  kanıt üretme yöntemlerini çağrıştırıyor.

Cemal Süreya (1931-1990)

Av. Haldun Necat Karadayı’nın imzalayarak Mehmet Yürek’e  gönderdiği kitap

Mehmet Yürek, 2016 yılında, İsmet Kemal Karadayı’yla ilgili yayımlanan bir kitaptan dolayı oğlu Av. Haldun Necat Karadayı’ya telefon ediyor, adresini veriyor. Karadayı, Yürek-Baransu ikilisinin, babası İsmet Kemal Karadayı’ya dayandırdığı iddialardan  habersizdir. Av. Karadayı, hiç tanımadığı Mehmet Yürek’e, Aydınlanma Savaşçısı İsmet Kemal Karadayı  kitabını imzalayarak gönderiyor. Yürek, kitap için aradığı Haldun Bey’i, babasının ‘sır’rıyla ilgili olarak bilgilendirmiyor, ‘sır’rı,  Mehmet Baransu’yla paylaştığını söylemiyor. Kırk yıllık ‘sır’rı FETÖ şüpheliyle paylaşmadan önce,  İsmet Kemal Karadayı’nın ailesini haberdar etmiyor. Aile, Yürek’in iddialarından,  yedi yıl sonra, İsmail Hakkı Karadayı’nın ölümünün ardından haberdar oluyor. Mehmet Yürek, kendisini hiç tanımayan  Av. Haldun Necat Karadayı’nın, talebi üzerine, nezaketen gönderdiği kitabın imzalı sayfasını  iddiasını güçlendirmek için kullanıyor! Sayın Av. Karadayı’nın, babası anısına yayımladığı kitabı, babasının dostu olduğunu söyleyen birine imzalayarak göndermesi, aklanmak için değerlendiriliyor.

Pülümür Haber, Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın ‘katliama uğramış Pülümürlü’ olmadığı konusu üzerinde niçin duruyor?

Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın Pülümür kökenli olması, Pülümürlüler için övünç kaynağı olurdu. Ne var ki Pülümür’le ya da ‘katliam’la uzaktan yakından ilgisi olmayan bir komutan, FETÖ operasyonuyla hedef alınmış, ‘aslını inkâr eden’ biri olarak kamuoyuna sunulmuştur. Komutanın gözaltına alındığı 3 Ocak 2013’te, Mehmet Baransu kaleme sarılmış ve onu ‘aslını inkâr etmekle suçlamıştır. Mehmet Baransu’ya destek veren ‘Dersimli’ Mehmet Yürek, hayatta olmayan Pülümürlü Cumhuriyet Savcısı İsmet Kemal Karadayı’yla  arasında geçtiğini öne sürdüğü  bir konuşmaya dayanarak ‘bavulcu’nun iddialarını doğrulamıştır. Yürek, kırk yıllık ‘sır’rı FETÖ operasyonu sırasında niçin açıkladığı konusuna mantıklı bir açıklama getirememiştir.

Pülümür Haber, Orgeneral Karadayı’yla ilgili yalana yayın organları ile yetkili kurumların kayıtsızlığına dikkat çekmekte,  insan onurunu ayaklar altına alan iftiraya,  Türkiye’nin namus ve vicdan birikimiyle meydan okumaktadır.

Pülümür Haber, Karadayı iftirasına, Pülümürlü hemşehrimiz İsmet Kemal Karadayı’nın adının karıştırılmak istenmesini   Pülümürlülerin   itirazını seslendirerek tepki veriyor. Yazımız,  FETÖ operasyonlarında kullanılan aydınların  içine düştüğü/düşürüldüğü trajik durumu özetliyor.  Yazıyla,   bazı ‘muhalif’lerin, FETÖ’yle  kurdukları akıl almaz ilişkiler sorgulanıyor ve  gün ışığına çıkarılıyor. Pülümür Haber,  ‘muhalif’lerin, kişilik haklarını hiçe sayan FETÖ uygulamalarının figüranı olmasını haklı çıkarabilecek gerekçeleri reddetmektedir.   

Pülümür Haber, Mehmet Yürek’in, Ergenekon, Balyoz vd. FETÖ operasyonlarının yürütüldüğü bir dönemde FETÖ  kumpasında rol alan Mehmet Baransu’yla  niçin iş birliği yaptığı sorusuna yanıt arıyor.

Mehmet Yürek, son açıklamasında İsmail Hakkı Karadayı’yı niçin övüyor?

Baransu’nun haber kaynağı Mehmet Yürek’in açıklamasında, Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’yı öven ifadeler kullanması, aydınlatılmaya muhtaç:

“İsmail Hakkı Karadayı aslını inkâr ederek yaşasa da Dersimli özü onu bırakmamıştır. Gericiliğe karşı en büyük mücadeleyi vermiştir. Onun döneminde orduya yeniden Aleviler alınabilmiştir.”

Mehmet Yürek, ‘inkarcı’lıkla suçladığı Orgeneral Karadayı’yı gericiliğe karşı yürüttüğü büyük mücadeleden dolayı övmekte, onun zamanında  orduya Alevilerin alındığını  belirtiyor.  Ne var ki,   gericiliğe karşı mücadele veren İsmail Hakkı Karadayı’yı, gözaltına alındığı sırada, gerici FETÖ’ye niçin  bildirdiğini açıklayamıyor. 

Yürek, o tarihte 81 yaşında olan ‘hemşehrisi’ Orgeneral  Karadayı’yı, ABD destekli gerici  FETÖ’ye  hedef göstererek gericilikle mücadele mi etmiş oluyor? En zor gününde Karadayı’yı karalayarak,  ona sahip çıkmış mı oluyor?  FETÖ’nün, gericilikle mücadele eden Karadayı’yı hedef alması işin doğasına uygun. Peki, Mehmet Yürek? ABD destekli örgütün, yurtseverlerin tasfiyesine yönelik  operasyonlarına en azından ‘aracı’ olmak,  meslek dayanışması türünden bir ilişki olarak geçiştirilebilir mi? 

Orduya Alevi subaylar alındı iddiası, Ergenekon sürecinde FETÖ’nün yürüttüğü psikolojik savaş yalanlarından biriydi. Yalan, TSK’nın  hiyerarşik yapısını bozmak, orduya nifak sokmak isteyen FETÖ’nün operasyon gerekçelerindendi.

Olgular,  gericiliğe karşı büyük mücadele veren  Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’yı mahkûm ettirmeye çalışan FETÖ şüphelisi Mehmet Baransu ile Mehmet Yürek arasındaki telefon-e-posta muhabbetinin aydınlatılmasının önemine işaret ediyor.

FETÖ tutuklusu Mehmet Baransu (Bavul dolusu iftira!)

“Benim Dersimli Karadayı yazımın üzerinden yedi yıl geçti. Karadayı daha geçen hafta öldü. Bu yedi yılda Karadayı’nın bu iddiayı yalanladığı veya red ettiği görüldü mü?”

Bu soru, Mehmet Yürek’e ait! FETÖ terörünün en azgın döneminde bavul dolusu yalan ortaya atılır, ardından tutuklamalara gidilirdi. Taraf  gazetesi, FETÖ operasyonlarının basın ayağıydı. Sayfalarca yalanın, uyku vakti gözaltına alınan yurtseverlerce tekzip edilmesi mümkün değildi. İsmail Hakkı Karadayı’nın ailesi yalandan habersizdi. Ailenin, yalanı yargıya taşımamasının nedeni, yalandan haberdar olmamasıydı.  TSK, o tarihte, büyük çaplı sızmalardan dolayı, kendi personeline sahip çıkamamıştır. Asıl sorun,  Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın, kurgulanmış haberlerle hedef alındığı dönemde kumpasçılarla girişilen iş birliğidir. Yedi yıllık ‘suskunluk’, yalanı gerçeğe dönüştürmez!  Üzerinden yedi yıl geçse de yalan haberin mahkûm olması, kaçınılmazdır.

Mehmet Yürek-Mehmet Baransu ikilisi, Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın ‘katliam mağduru bir Pülümürlü’ olduğu konusunda hangi kanıtları sunuyor?

FETÖ tutuklusu Mehmet Baransu ile Mehmet Yürek bu konuda somut bir kanıt sunamıyor. FETÖ terörünün zirvede olduğu yıllarda kanıt sunmalarına gerek mi vardı? Hedef alınan aydınlar hakkında önce kamuoyu yaratılır, ardından operasyon yapılırdı. Mehmet Yürek, FETÖ terörünün en ‘parlak’ döneminde, Gladyo operasyonlarının basındaki ayağı Mehmet Baransu’yla  birlikte hareket etme becerisini gösteren ender isimlerden…  Yurtseverlere yönelik operasyonların basın ayağında şu ya da bu şekilde ‘rol’ almak, FETÖ’nün ezildiği koşullarda savunulması güç eylemlerden…

Mehmet Baransu, ‘Dersimli Karadayı’ yalanı için kanıta ihtiyaç duymuyor. O tarihlerde istihbaratı yöneten FETÖ’cülerin talimatlarıyla ‘haber’ yapıyor. Peki Mehmet Yürek? ‘Kardeşi’ ve ‘evladı’ diye onurlandırdığı  Mehmet Baransu’yu haklı çıkarmak için büyük çaba gösteriyor. Yürek’in sunduğu tek ‘kanıt’, bugün hayatta olmayan  Pülümürlü İsmet Kemal Karadayı! Sayın İsmet Kemal Karadayı’nın, ‘amcaoğlu’ Orgeneral  Karadayı ile ilgili ‘gerçeği’ ailesi yerine Mehmet Yürek’le niçin paylaştığı sorusu, yanıtsız kalıyor. 

Mehmet Yürek, İsmet Kemal Karadayı’yı Yaşar Kemal’le kendisinin  tanıştırdığını öne sürüyor:  “İsmet abiye Yaşar Kemal ile tanışmak ister misin, dedim. Evet çok iyi olur, dedi. Tanıştırdım ve ondan sonra da çoğunlukla akşam yemeklerinde birlikte olduk.”

İsmet Kemal Karadayı ile Yaşar Kemal’in tanışma öyküsünün yazıyla bir ilgisi var mı, yok. İsmet Kemal Karadayı, Arınmalar’da, aydınlarla ilişkilerinde bazı  ayrıntılara yer veriyor. Kimlerle bir araya gelinmiş, neler paylaşılmış vb. konuları merak edenler, söz konusu kitaptan yararlanabilir. Karadayı’nın kitabında, Mehmet Yürek’ten, en azından Yaşar Kemal’le tanışma kısmında söz edilmesi gerekir, ama o da yok!

İsmet Kemal Karadayı’nın eserleri

İsmet Kemal Karadayı, Arınmalar’da, Yaşar Kemal’le tanışma öyküsü anlatır: 

 “Değirmen Otelinin ‘kral dairesi’nde ‘Al Gözüm Seyreyle Salih’i yazan Yaşar Kemal’le tanışmamız, bir akşam yemeğinin karşılıklı ve rakılı iki ayrı masasında oldu. ‘Sen mi gelirsin, ben mi?’ derken, tanışıklığımız taa 1959’lara, ‘Otopsi’ başlıklı yazımın onun seçişiyle Cumhuriyet gazetesinde yayımlanışına dek uzadı.” (s. 123).

Mehmet Yürek’in askerlik sorunu

Yürek, Baransu’ya yazdığı mektupta askerlik yapmadığını belirtiyor,  yeni açıklamasında ise askerlik yaptığını dile getiriyor

Mehmet Yürek, İsmet Kemal Karadayı ‘görüşmesi’nde, askerlik yapmadığını söylüyor:

“Olmaz abi, askere (rütbelilere) ne kadar soğuk olduğumu biliyorsun, askerlik dahi yapmamış bu adamı asker karavanasına götürüyorsun.”

Yürek, son açıklamasında, askerliğini,  Çemişgezek’te er öğretmen olarak yaptığını belirtiyor!

Yürek’in askerlik sorunu, özel yaşamı ve  siyasal tercihi, Pülümür Haber’in ilgisi dışında kalıyor. 5 Haziran tarihli yazıda geçen, “Deneyimli Cumhuriyet Savcısı, askerliğini bile yapmamış, henüz yirmili yaşlardaki öğretmenle çok önemli bir sırrı  paylaşıyor!”  ifadesi, Mehmet Yürek’in, ‘mesai arkadaşı’ Mehmet Baransu’ya gönderdiği e-posta iletisinde yer aldığı ve yayımlandığı için kullanılmıştır.

SONUÇ

FETÖ şüphelisi Mehmet Baransu ile ‘Dersimli’ Mehmet Yürek, Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın ‘Dersimli’ olduğu iddiasını somut bir kanıta dayandırmıyor. Baransu, FETÖ kumpasında rol alan bir ‘gazeteci’ olarak üzerine düşen görevi yerine getiriyor. Mehmet Yürek,   ‘kardeşim’ ya da  ‘evlat’ diye hitap ettiği  kumpasçı  gazeteciyle iş birliği yaparak yalan  bavulunun ağır  yükünü omuzluyor!

Komiser Abbas Necati Efendi, Erzurum Kongresi’ne Pülümür’den katılmıştı

İsmail Hakkı Karadayı’nın, Erzurum Kongresi’nin Pülümürlü delegesi Komiser Abbas Necati Efendi’nin torunu   Pülümürlü İsmet Kemal  Karadayı’yla herhangi bir yakınlığı bulunmuyor. İsmet Kemal Karadayı’nın ailesi, iddiaları reddediyor.  Pülümürlü Karadayı ailesinin bireylerinden hiçbiri 1926 ya da 1930’lu yıllarda sürgüne gönderilmemiş, ‘katliam’a uğramamış.

Orgeneral Karadayı’nın, Pülümür’de ‘katliama uğramış bir Alevi olduğu’ iddiası, gerçekte FETÖ’ye ait. Jandarma Umum Kumandanlığının 1932 tarihli raporunda,  Pülümürlü Karadayı ailesinin  sürgüne gönderildiğine ilişkin bilgiye rastlanmıyor. FETÖ kumpasının bir parçası olduğu kesinleşen iddianın  yeniden dolaşıma sokulması, zamanaşımına uğrayan yalanla ilgili yasal sürecin başlatılması konusunda ilgilileri  göreve davet ediyor.  Basit bir soyağacı araştırmasıyla bile yalanlanabilen yalan habere karşı ilgili kurumların harekete geçmesi bekleniyor.

(Pülümür Haber, 9 Temmuz 2020)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir