HASAN CANERİK
Erzincan’dan Tunceli’ye giderken, bazı doğal sınırların belirgin farklarla coğrafyaları ayrıştırdığını görürsünüz. İki kardeş dağ silsilesi, Keşiş Dağları ve Munzur Dağları. Ortasında onları ayıran Karasu… Bir yanda çıplak, gri- metalik Keşiş Dağları, öbür yanda bütün heybetiyle ve tekdüzelikten uzak zengin görüntüsüyle Munzur Dağları…
İktidarların övünç kaynağı olan duble yollarda hiç sarsılmadan yaptığınız yolculuk aracınızın Mutu Köprüsü’ne girmesiyle daha Karasu’yu geçmeden sarsılarak sizi daldığınız tatlı düşlerden uyandırır. Artık Tunceli ili sınırlarına girmiş bulunuyorsunuz. Anonsa gerek yok. Dünyanın öbür ucundan gelen bir yabancı bile başka bir coğrafyaya, şehre ya da ihmal edilmişliğe adım attığını fark eder.
Kısa bir süre vadide dereyi takip ederek devam eden yol, ardından tırmanışa geçer. Yıllardır süren çalışmalarla yol biraz daha düzeltilmiş olsa da hâlâ bol virajlıdır. Bu nedenle döne döne Dağyolu’na ulaşır, ardından da yine bol virajlı bir yoldan döne döne inersiniz. Dağyolu’nun ardından aradaki kilometrelerce mesafeye karşın her virajın ardından Pülümür size göz kırptığından çok da uzak sayılmazsınız.
Artık kendinizi Pülümür’de sayabilirsiniz.
1936’dan beri Tunceli’nin bir ilçesi olan Pülümür, her geçen gün erimekte ve ne yazık ki ufukta bunu durduracak bir çözüm görünmemektedir. Göçen her insan sanki Pülümür’ün bir parçasını ve neşesini de yanında götürmektedir. Pülümür, kaybettiği insanıyla küçülmekte, canlılığını yitirmektedir.
Dağyolu’ndan Pişi Köprüsü’ne ulaştığınızda küçük bir kasabaya girdiğinizi düşünebilirsiniz. O zaman Düldülayağı’ndan Pülümür’e veda edip uzaklaşabilirsiniz. Ama buranın Cemal Süreya’nın memleketi olduğunun farkındaysanız bu kasabadan çıkışınız biraz daha uzun sürebilir. Belki Cemal Süreya’yı heykeli başında anıp, ondan birkaç dize okuyabilirsiniz. Pülümür’e, bu küçük kasabaya veda ederken hüzünlenirsiniz.
Tunceli’ye doğru devam ederken sağınızda kalan yıpranmış bir tabela her durumda gözünüze çarpacaktır. Düldülayağı’nda virajı dönünceye kadar büyük olasılıkla bu ismi sorgulamaya pek fırsatınız olmayacaktır. Komiser Abbas Necati Parkı… Kim bu Komiser Abbas Necati?İlçeyi tanımayan birçok insan yakın zamanda şehit düşmüş bir emniyet görevlisi olarak düşünebilir. Böyle düşünmekten daha doğal ne olabilir ki?
Pülümür eski Belediye Başkanı Ahmet Yaman döneminde yapılan ve Komiser Abbas Necati Parkı adı verilen park o günden beri Pülümürlülere hizmet veriyor. Parkın yer seçimi ile ilgili eleştirilerden, Abbas Necati ismine ve onun kim olduğuna henüz sıra gelmediğini üzülerek görüyoruz.
KOMİSER ABBAS NECATİ EFENDİ KİMDİR?
1.Dünya Savaşı’nın ardından ülkemiz işgal edilmişti. Emperyalist işgale karşı Mustafa Kemal önderliğinde Kurtuluş Savaşı verilmişti. 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında gerçekleştirilen Erzurum Kongresi’nde, Kurtuluş Savaşımızla ilgili önemli kararlar alınmıştı.
Erzurum’da toplanan bu kongreye Erzincan adına katılan altı delegeden biri Pülümür (Kuzican) kazası delegesi emekli Komiser Abbas Necati Efendi’dir. O tarihte Pülümür (Kuzican) Erzincan Sancağına bağlı bir kazadır.
Peki komiser Abbas Necati gerçekte kimdir? “Komiser” unvanı, ilçeye görev amacıyla gelmiş, en iyi ihtimalle de emekli olduktan sonra ilçeyi terk edip gitmiştir, yanılgısına yol açabilir. Abbas Necati Efendi, ilçede görev yaban ‘yabancı’ bir komiser değil, Pülümür kökenli hemşehrimizdir.
Komiser Abbas Necati, bu toprakların öz evladıdır.
Torunu İsmet Kemal Karadayı’dan, dedesi Komiser Abbas Necati’nin Pülümürlü olduğunu öğreniyoruz. Pülümürlülerden merak edenler olabilir, Komiser Abbas Necati, Keman (Kemu) aşiretine mensuptur. Komiser Abbas Necati Efendi’nin, güçlü aşiret yapısının hüküm sürdüğü koşullarda Türkiye’den yana tavır alması, övünç kaynağımızdır.
MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK, ABBAS NECATİ’NİN SORGU HÂKİMİ OĞLUNU NEYLE SUÇLADI?
Komiser Abbas Necati Efendi, sekiz çocuk babasıydı. Sekiz çocuğundan Sorgu Hâkimi Şevki Efendi (Karadayı) Kürt kökenlileri korumakla suçlanmıştır. Mareşal Fevzi Çakmak, bu amaçla, Sorgu Hâkimi Şevki Efendi (Karadayı) için suç duyurusunda bulunmuştur. Diğer oğlu Süleyman Sabri, aydınlanma savaşçısı İsmet Kemal Karadayı’nın babasıdır.
Ovacık kökenli araştırmacı ve yazar Vecihi Timuroğlu, Abbas Necati Efendi’nin torunu İsmet Kemal Karadayı’nın, Rotan (Rutu) aşiretinden olduğunu ifade eder:
“Dersimin Rotan aşiretinden Karadayı Abbas’ın torunlarından Abbas Necati. Rotanlılar, bildiğim kadarıyla Bahtiyar aşiretine bağlıdırlar. Pülümür’ün Süleyman Uşağı ve Beyca köylerinde yerleşiktirler. Mazgirt’in ve Kalan’ın köylerinde de Rotanlılar vardır. İsmet Beycalıdır.”
ZONGULDAK MEZARLIĞINDA UYUYAN PÜLÜMÜRLÜ VATANSEVER
Abbas Necati Efendi, bu toprakların evladıdır, ama ne yazık ki mezarı bu topraklarda değildir. Gittiği Zonguldak’ta vefat edince orada defnedilmiştir.
Pülümür’de paslanmaya yüz tutmuş Komiser Abbas Necati Parkı’nda adı geçen şahsiyet, Kurtuluş Savaşı çağrısına Pülümür’den ses veren yiğit insanlarımızdandır. Abbas Necati isminin Pülümür’de yaşatılması konusunda yetkililere büyük görev düşüyor. Onlardan beklenen, Kurtuluş Savaşı çağrısına tereddütsüz evet diyen Komiser Abbas Necati Efendi’yi tanıtmak ve adını yaşatmaktır.
Pülümür’e veda etmeden önce Düldülayağı’nın yanı başındaki Pülümür Çayı’nda yüzen balıkları seyredin. İyi demlenmiş, güzel bir çay yudumlayın. Arap Kızı’nın eteğinde içinizi ferahlatan temiz havayı içinize çekin. Abbas Necati’yi, Cemal Süreya’yı ve İsmet Kemal Karadayı’yı Türkiye’ye armağan eden bereketli topraklarla övünün.
Pülümür Vadisi’nin büyülü manzarasını daha çok seveceğinizden emin olabilirsiniz
Emeğine sağlık güzel kardeşim. Komiser Abbas Necati ile ilgili bu kadar ayrıntılı bir yazı ile bizi aydınlattığın için sağol.