
MEHMET GALİK
Şehirdeki iş hayatımı noktalayıp köye yerleştiğim 2006 yılından bu yana, her sonbahar sonunda şehre taşınıyor, Mart ayı geldiğinde yine köye dönüyoruz. İlk defa bu yıl geciktik. Mayıs ayı başında köye gelebildik.
Bu gecikmenin ana nedeninin artık 80. yaşıma 3 yıl kalmış olması olduğunu düşünüyorum.

Sadece ben yaşlanmadım, bütün köy yaşlandı, doğa yaşlandı. Her baharda köye döndüğümde yaşlı ağaçların zorlu kışı atlatamadan kırıldıklarını görüyorum.

Yaşlanan ağaçlar kırılan, kuruyan ağaçların yerine yenisini dikebilsek, bu doğal olayın yarattığı boşlukları hissetmeyiz. Esas sorun, şehirlere yerleşmiş, emekli olmuş insanlarda üretkenliğin tükenmiş olmasıdır.

Köylerimizde üreten gerçek köylünün kalmamasıdır. Köy nüfusunun çoğunluğunu şehirde emekli olmuş insanların yazın dinlenmek üzere gelen kimseler oluşturuyor.

Bunların gözünde ne kuruyan ağacı budamak ne yenisini ekmek var. Sadece kendileri için hoş bir yaz geçirmek var.
Geçimleri toprağa bağımlı değil, Emekli ikramiyeleriyle yaptıkları evlerinde sağlıkları yerinde olduğu sürece yaşayacaklar. Sonrası mı, kimsenin umurunda değil.
Halbuki az bir gayretle köyü gelecek nesiller için ilgi odağı hâline getirebiliriz.
(Pülümür Haber, 9 Mayıs 2025)