PROF. DR. MEHMET ALİ KÖRPINAR
Prof. Dr. Mehmet Ali Körpınar’ın, 8 Aralık 2020 tarihli, “Yerli Malı Haftasının Önemi” başlıklı yazısı güncelliğini koruyor. Güncelliğini yitirmeyen yazıyı aynen yayımlıyoruz.
Değerli Arkadaşlar
1929’da Atatürk’ün önerisiyle kurulan Türkiye Ekonomi Kurumu, yerli malların kullanımını teşvik ve tasarrufu özendirmek amacıyla, her yıl 12-18 Aralık haftasının “Tasarruf ve Yerli Malı Haftası” olarak kutlanmasını kararlaştırmıştı. Ne yazık ki 1946 dan beri kutlanan YERLİ MALI HAFTAMIZ için yine hiç kimseden bir uyarı ve öneri yok.
Tüm dünyada tüketimi artıran KARA CUMA’nın ülkemizde de yaşandığı bu süreçte YERLİ MALI kullanımının desteklenmesini isterdim. Yani küresel sermaye ve vahşi kapitalizm istediğini elde etti. Ulusal ürünlerimizi tanıtmak ve onları kullanmamızı önerme konusunda, ulusal güç birliği yapmamız engelleniyor.
Değerli Arkadaşlar,
Yaşadığımız ekonomik kaosun önlenmesi için alınması gereken Ekonomik önlemler açıklandı. Bu açıklamaların içinde yerli üretimin teşvik edilmesi ve yerli üretimin halkımızca da kullanılmasının desteklenmesini isterdim. Yani YERLİ MALI HAFTAMIZIN tam da kutlanması ve halkımıza yeniden anımsatılması gereken bir dönemdeyiz.
Örneğin AB-D Başkan Bush’un Amerikan malını öven konuşmasını yaptığı kürsünün önünde “İhracat, Amerikan işçisinin yararınadır” diyerek kendi ülkesinde yerli malı üretimini desteklemektedir. Bu konuda 28.05.2008 tarihinde yazmış olduğum “HALKIMIZI TASARRUFA ÖZENDİRELİM” başlıklı yazımı, sizlere aşağıda yeniden anımsatmak istedim.
Değerli Arkadaşlar,
AB-D emperyalizminin en önemli silahı olan vahşi kapitalizmle mücadele edebilmek için özellikle yerli üretim ürünlerimizi arttırmamız ve ihraç etmemiz gerekiyor. Ne yazık ki ihracatımız da giderek ithalata bağımlı hale geldi. Yani YAP-SAT yerine AL-SAT ilkesi geçerli hâle geldi.
Bu konudaki kaygılarımı dile getiren Sayın Güngör URAS’ın 6.3.2015 tarihli Milliyet gazetesindeki ithalat bağımlısı olduğumuzu içeren vurgulamasını, sizlerle paylaşmak istedim:
İthalat Bağımlısı Olduk
“Türkiye’de dolar ve TL birlikte iş yapıyor. Dolarla alınan TL ile satılıyor. Doların fiyatı arttıkça TL karşılığı da artıyor. Eğer TL gelirle yaşayanların geliri artmamışsa, satın alma güçleri azalıyor. Pazar sepetleri küçülüyor. Tarımda ve sanayide ithalata göbekten bağlandık. Üretmenin zahmetine katlanacak yerde, ithalat kolaylığına alıştık. İmalat sanayimizde toplam hammadde girdilerinin yüzde 63’ü, üretim maliyetinin yüzde 53’ü ithalata bağımlı”.
Değerli Arkadaşlar,
Özellikle büyük bir Covid-19 salgını nedeniyle yaşadığımız sağlık sorunlarımız yüzünden halkımız alış-veriş etkinliğini evden yapmak zorunda kaldı. Yani eve kapanmak zorunda kaldık. Müşteri kaybeden binlerce esnafımız ve ticarethanelerimiz de kapandı. Tüketici azalınca kapanan dükkanlara mal üreten çiftliklerimiz ve köylümüz de çok zor durumda. Çünkü ürettiği malı satamaz oldu. Yani güzel ülkemiz, gereksiz ithalat ve gereksiz betonlaşmalar ve de yap-işlet-devret ilkesinin sulandırılması yüzünden gittikçe artan ekonomik problemler nedeniyle büyük bir dış borçla uğraşmak zorunda kaldı.
Umarım; önümüzdeki dönemde, olası büyük salgınlarda dünyanın yaşayacağı ekonomik krizlerden özellikle yerli üreticilerimizi korur ve onlara gereken desteği veririz. Aksi halde halkımız ve yöneticilerimiz, gittikçe artan dış alımlar (ithalat) yüzünden oluşabilecek işyeri kapanmaları ile yaşanacak işsizlikler için pişman olmazlar.
Sevgi ve saygılarımla
8 Aralık 2020