PİR AHMET DİKME
Ülkemizin her bölgesinde bu uygulamanın olup olmadığını bilmiyorum. Fakat bizim bölgemizde şöyle bir uygulama vardı: Biri Hakk’a yürüdüğünde, cenazeye gelenlerin aç karınla evlerine gitmemesi ve çoğu uzak köylerden geldikleri için üçüncü gün verilen yemeğe gelemeyecekleri düşüncesiyle, cenaze toprağa verildiği gün hayrat lokması verilirdi.
Cenazenin kaldırıldığı gün cenaze evine herhangi bir katkıda bulunulmazdı. Cenazeye gelenler yemeğini yer giderdi. Fakat Hakk’a yürüyen kişinin kırkının çıkarılması ya da mezarına kazma vurulmasında aileye katkı sunulurdu. O inançsal uygulamaya gelen dostlar eli boş gelmez, hayrat lokmasını veren aileye katkı sunardı. Kimi yağ kimi para verirdi. Bazılarıysa kendi aralarında para toplar, koyun, keçi, kepiç (kuzu) gibi küçükbaş hayvan satın alır götürürdü.
Şimdi yine bu inançsal uygulama yapılıyor. İnsanlarımız gidip yemek yiyor, ama ne o hayrat lokmasını veren aileye maddi katkıda bulunuyor ne de Allah bu hayrat lokmanızı kabul etsin, diyorlar. Evinde kendi yemeğini yemiş gibi kalkıp gidiyorlar ki, bu davranış doğru bir davranış değildir.
Madem bu ve benzeri inançsal uygulamalarımızı yapıyor, madem o uygulamalara katılarak o aileyi onurlandırıyoruz, o zaman bir maddi katkıda bulunarak, o ailenin mağduriyetini bir nebze gidermeye çalışmamız gerekir.
Zira o kadar fakir aile var ki, hem Hakk’a yürüyen kişiye saygısızlık yapmayalım hem çevremiz bizi hor görmesin, düşüncesiyle borçlanarak hayrat lokması veriyorlar.
O borcu ödemek için çok sıkıntı çekiyorlar.
Bunları düşünerek hareket edersek çok iyi olur.