
NAZIM MUTLU
23 Haziran, Köy Enstitülerimizin başmimarlarından İ. Hakkı Tonguç’un ölüm yıldönümüdür. 1960’ta yitirdiğimiz bu büyük eğitim devrimcisiyle ilgili olumlu-olumsuz çok şey yazıldı, söylendi. Onu gerçek kişiliğiyle anımsamak ve bu dünyadan ayrılışının 65. yılında anmak için şöyle birkaç not:

***
Fikret Madaralı’nın “Tonguç Işığı” (Yakacık Matbaası, 1981) adlı yapıtındaki 22 Temmuz 1941 günlü notlarında şu bilgiler yer alır:
“Bugün Enstitüye (Kayseri-Pazarören Köy Enstitüsü) Genel Müdür Hakkı Tonguç geldi. Ayağında golf pantolon, başında kasket, ustabaşı gibi her yanı dolaşıyor. Çalışma şevkimizi artırıcı sözler söylüyor. Bakanlık fotoğrafçısını, Beşikdüzü Köy Enstitüsü Müdürü Hürrem Arman’ı da yanında getirmiş. ‘Madaralı, nasıl, Çukurbük’ü arıyor musun?’ dedi. Köy sorununun genel kalkınma sorunuyla birlikte ele alınışı, böyle bir çalışma seferberliğinin uygulanması daha verimli olacak değil mi?

Sonra da şu uyarıları yaptı:
a) Revirdeki ilaç şişeleri daha iyi bir yere kaldırılsın.
b) Demircilik işliğine pencere açılmalı.
c) 6 numaralı öğrenci köyüne giderken tenekecilik aletlerini de yanında götürsün, izin süresince öğrendiklerini uygulayacak.
d) Öğrencilerle, eğitmenlerle köylere geziler düzenleyin, asker ailelerine yardım ekipleri gönderilmeli.
e) Balıkesir Savaştepe Köy Enstitüsü’nden soya fasulyesi isteyin.
f) Öğrencilerin bol sebze yiyebilmesi için hemen sebze ekimine başlanmalı.
Gece saat 23’e kadar eğlenildi, halaylar çekildi. Eğlentiden sonra Tonguç köylülerle konuştu. Köylünün biri, ‘Öğrenciler çok çalışıyor, onlara bakarak biz de çok çalışmağa mecbur oluyoruz. Bize de yardımları dokunuyor. Orağa harmana yetişiyorlar. Ateşe yakın oturan kızınır diyenler haklıymış’ dedi.
İki bin dönümlük çiftliğimizi gezerken şaşkına dönen Hürrem Arman’a Tonguç, ‘Sen biraz toprak al götür Karadeniz’e buradan’ diye takıldı. Hele Zamantı ırmağından tutulan balıkları görünce ‘Hürrem balıkçılıkta de yaya kalıyorsun galiba’ dedi. (s. 77-78)
***

Ankara’nın yakın tarihine ilişkin çarpıcı olayları günümüze taşıyan gazeteci-yazar Selim Esen’in Gerçekedebiyat.com sitesindeki 03.12.2022 günlü “Ticaniler ve liderleri Kemal Pilavoğlu” başlıklı yazısının bir bölümünde şu bilgiler yer alır:
“Kemal Pilavoğlu (Ticanilik tarikatının Türkiye’deki önderi), 1952 yılında Ankara’da kitapçılık yaparken laikliğe aykırı hareket etmek, bildiri dağıtmak, Atatürk büstünü kırdırmak ve tarikatçılık yapmak suçlarıyla yargılandı, verilen yedi yıl hapis, beş yıl sürgün, beş yıl da polis gözetimi cezasını tamamladıktan sonra Bozcaada’ya geldi. Burada üzüm bağları satın aldı. Bakkal, kasap dükkânı, mandıra, fırın açtı. Müritlerini bedava çalıştırdı.
27 Mayıs’ın ardından Cemal Gürsel cumhurbaşkanı olunca, Kemal Pilavoğlu hemen bir çeşme yaptırdı, ‘Gürsel Çeşmesi’ adını verdi. Sürgün cezası sona ermiş, ama o Bozcaada’dan ayrılmamıştı. Yüksek duvarlarla çevirdiği ‘Sefa evi’ adını verdiği evinden ayrılmadı. 65 yaşındaydı…
İşlettiği fırının üst katında, çırılçıplak vaziyette, 13-14 yaşlarında üç erkek çocuğuyla basıldı. Baskını yapan eşiydi!
Bozcaada’dan kaçtı, Ankara’da yakalandı, tutuklandı, Bursa’da yargılandı. Çocuklara, saat, elbise, çeşitli hediyeler vermiş, ‘Sizi cennete koyacağım’ diyerek onlara tecavüz etmişti. Mahkeme devam ederken beş ay sonra öldü.”
***

Sabrınıza sığınarak bir de 1950’de iktidar olan Demokrat Parti’nin Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleri’nin, Pilavoğlu’nun rezilliklerine yakın bir günde, 19 Kasım 1951’de TBMM’de yapılan gizli oturumda sarf ettiği şu sözlere bakalım:
“Bu Hakkı Tonguç, bir müddet Talim Terbiye’de kaldıktan sonra Atatürk Lisesi’ne resim hocası yapılmıştır. Hakkı Tonguç, değil İlk Tedrisat Umum Müdürü, değil Talim Terbiye heyeti azalığı, değil resim hocalığı, Türk çocuğunun karşısına çıkamayacak kadar bu memlekete hıyanet etmiş bir adam olması sıfatıyla onun oradan tutulup atılması şükür olsun, bize nasip olmuştur.”
***
Yalnız eğitimde değil, toplumsal yaşamımızın bütününde süren kavga, 80 yıldır izleri silinsin diye uğraşılan, gelmiş geçmiş en büyük eğitimcilerimizden İsmail Hakkı Tonguç ile her biri birbirinden beter rezillikleriyle toplumsal yaşamımızda söz sahibi olarak varlıklarını sürdüren Kemal Pilavoğlu ve benzerleri arasındaki kavgadır. Böyle kavgaların sonu da başından bellidir: Eninde sonunda Tonguç kazanacak; Ortaçağ artığı tarikat-cemaat sülükleri yitirecek, eninde sonunda… Çünkü “Tarih ve millet vicdanı, haklı ile haksızı ayıracak, yanılmaz, kesin hükmünü verecektir.” (Tonguç, Eğitim Yolu ile Canlandırılacak Köy, s. 561.)

Öncülüğünü yaptığı eğitim kurumları büyük büyük yalanlarla, küfürlü, salyalı saldırılarla yok edildi, karşıdevrim iktidarları onun halkçı-devrimci ilkelerini gündemden çıkardı. Ancak bu yenilgi dönemseldir, geçicidir. Dün olmadı bugün, bugün olmadı yarın, Tonguç kazanacak. Dönemsel, geçici olarak değil, kalıcı olarak Tonguç kazanacak. Çünkü bilimsel, halkçı, devrimci olan o, hurafeci, yalancı, sahtekâr olan karşıdevrimdir.
Ondan sonra gelip geçenler görüldü. Tümünü üst üste koysak bir Tonguç etmezler. Özellikle günümüzün sözde “eğitim” yöneticilerini gördükçe Tonguç daha da büyüyor.
Onu ölüm yıldönümünde en derin saygıyla anarım.
Haziran 2025
Not: Başlıktaki “HİŞT HİŞT” için Sait Faik sağ olsun
Kaynak: