Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the pdf-embed domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /var/www/wp-includes/functions.php on line 6114
PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜNDEN SARAY FIRAT: ZORLUKLARLA MÜCADELEYLE GEÇEN KOCA BİR ÖMÜR – PÜLÜMÜR HABER
SARAY FIRAT-20240524_125512 (1)

Babası,  Çanakkale’de askerlik görevini yaparken şehit düşer. Ağabeyi Ali Binat, asker babaya gönderilen mektuplara,  kardeşlerinin elini çizer. Pülümür’den  Çanakkale’ye postalanan, minik ellerle bezenmiş mektupların kaçının babaya ulaştığını bilen olmaz. Beyce’de  mezar taşı bile olmayan baba, küçük kızının yüreğinde ömür boyu dinmeyen bir yangındır artık.

Kezban-Musa Fırat.

1950 yılı sonbaharıydı.

Mezralı iki âşık sessizce evden kaçmış, Beyce yoluna düşmüştü. Okul çağındaki Saray,  ısırgan otlarının boy verdiği bahçedeydi.  Yazması pullu genç bir kızı ve  Kırmızıköprü köylerinin ünlü zurnacısını karşısında görünce şaşırmıştı. Yazmalı kız Kezban Arslan, zurnacı delikanlı ise Musa Fırat’tı.

Köy düğünlerine giden zurnacı, o zaman 8 yaşındaki Saray’ın cömertliği sayesinde ceplerini cevizlerle doldurur. Ceviz içi, ahşap un ambarının üzerinde, boncuklarla süslenmiş deride saklanır.

Musa, yola çıkmadan önce çinko tası Saray’a uzatır, kulağına fısıldar:

“Dayısı, içine ceviz koy, düğüne gidince sana kurdele alacağım.”

Kezban, kaçarak geldiği Beyce’den at sırtında Mezra’ya döner.

Aradan yaklaşık  dokuz  yıl geçer.

Emine Arslan, Turluk (Kaymazan) köyündeki görümcesi Beser Akyıldız’ı ziyarete giderken, Beyce’de Güzel Kul’un evine konuk olur. Saray’ın el çabukluğu dikkatini çeker.

Mustafa Fırat, Kore Türk Birliğindeki görevini tamamlamış, yurda dönmüştür. Yakışıklı genç,  boynunda fotoğraf makinesi, yollara düşer.  Nazımiye Hanköy’den (Karvan/Kervan) başlayarak köy köy dolaşır. Krallar gibi karşılanan delikanlıya özel yemekler yapılır.

Bu arada annesi Beser Fırat (1888-1983), askerden dönen oğluna uygun kız  bulmak için boş durmaz.  Köylüsü Emine Arslan, kan kardeşi Beser Kul’un eli çabuk kızını önerir.

“Beser’in kızı, kılıç yarısı.  Onu niye istemiyorsunuz?”

Mehmet Fırat, oğulları Ali  ve Mustafa’yla birlikte Beyce’ye gider, Kul ailesine konuk olur.  Mustafa Fırat, sırtında sırmalı  ceket,  üstü başı düzgün, yakışıklı bir delikanlıdır.  Saray, dışarıda çamaşır yıkamaktadır. Mustafa, Kore’den getirdiği makineyle Saray’ın fotoğrafını gizlice çekmeyi başarır.

O fotoğraf, yıllar sonra İstanbul’da kaybolur!

Mustafa Fırat ve eşi Saray Fırat. Fotoğraf: Fırat aile arşivi

Annesi, Saray’dan, konuklara bir teneke ceviz hazırlamasını ister. Cevizler,  alt kattadır.  Saray,  bir teneke dolusu cevizi alt kattan annesine uzatır. Anne, cevizi Ali’ye vermek ister.  Ali, sinirlenir, tenekeyi alır atar. Cevizler dağılır. Dağılan cevizlerin bir kısmı, ‘pencere’den, Saray’ın üzerine yağar:

“Bize kızı göstermiyorsunuz, bir de ceviz veriyorsunuz!”

Bu arada kız istenir. Damat İstanbul’dayken kıza kına yakılır. Kıza bir Reşat altın ve Kore’den getirilen inci hediye edilir.

O inci yıllar sonra ortadan kaybolur.

Saray-Mustafa Fırat çiftinin davulcusu Ali Canpolat, zurnacısı ise Musa Fırat’tır. Musa Fırat, Beyce’den  Mezra’ya kadar soluklanmadan çaldığı zurnayla ceviz içinin hakkını fazlasıyla verir.  

Mehmet Fırat ve  ailesi,  1948 yılında, Sakarya Pamukova Mekece’den Pülümür Mezra köyüne döner. Aile, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün talimatıyla  verilen kağnı, bir çift öküz (Karagöz ve Ceylan) ve  Mekece’nin verimli toprağına veda eder.

Mustafa Fırat ve eşi Saray Fırat. Fotoğraf: Fırat aile arşivi

Fırat kardeşler, Kamer Fırat’ın  babası Ahmet Fırat’ın Kırmızıköprü’deki  arazisini satın alır,  1960’lı yılların başında  yayla evi yapar.  Ahmet Fırat, bir süre sonra  kesme taştan ev yaptırır. Akdikli Hüseyin Demirbilek  (Wuşene Sıleman) ve diğer ustalar, yeni yapıya emek verir. Boşalan yayla evine Rüstem ve ailesi yerleşir. Rüstem, bölgede Rıstam adıyla tanınan, Roman vatandaşlardandır.  

Ahmet (Kamer) Fırat ve eşi Saray Fırat. Fotoğraf: Hasan Fırat arşivi

İstanbul’da çalışan Mustafa,  1968 yılında, ağabeyine komşu olmak için işe koyulur.   Taş yapı ustaları  Akdikli  Hüseyin Demirbilek ve  Çatalyakalı  Ali Doğan  (Apil’in kardeşi), Fırat ailesinin evi için işbaşı yapar. 1968’de Kırmızıköprü’ye taşınan aile, bir yıl sonra evin çatısını yaptırır.

Mustafa Fırat ve ağabeyi Ahmet (Kamer) Fırat’ın Kırmızıköprü Gome’deki evleri zamana direniyor.

Aradan yıllar geçer…

Rüstem’in gelini, Mezra mağaralarında doğum yapar. Saray, akşamüzeri  kapıyı çalan lohusa kadını  hemen eve alır. Anneyi yıkar, bebeğin vücudunu tuzla ovar, emzirir. Mağarada  dünyaya gelen bebeğe sütanneliği yapar.  

Aralık 1987’de evde yangın çıkar. Anne, çocuklarını pencereden dışarı atarak kurtarır.

Fırat ailesi,  1992’de,  bölgenin insansızlaştırıldığı korku ikliminde Erzincan Yalınca köyüne, ardından  Kocaeli Çayırova’ya yerleşir.   .

(Ortada) Mustafa Fırat ve ağabeyi Ali Fırat. Fotoğraf: Musa Fırat arşivi

Halk Lokantasının  sahibi ve  efsane aşçısı Mustafa Fırat,  memleket  özlemiyle,  kansere yakalanır. Zor koşullarda yaşam mücadelesi  veren çocukları, babalarını kurtarmak için seferber olur. Sosyal güvencesi olmayan baba, özel taksiyle, 123 km uzaklıktaki  Elazığ’a götürülür. Kore Türk Birliğinin gözü pek askerini hastaneye götürecek ambulansların tamamı arızalanmıştır!  Çocukları, günlerce başında nöbet tutar. Ali, işinden olur.

Efsane Aşçının kalbi,  5 Ocak 2022’de son kez çarpar.

Sahibini sonsuzluğa uğurlayan Gome’deki taş yapı, yokluk ve zorluklarla geçen ömrün anılarını saklamaya devam ediyor.

Saray Fırat, ilk gözyaşını  askerlikten bir daha dönmeyen babası için akıtmıştı. Çanakkale’de sonsuzluğa uğurlanan baba, taş duvarın önünde sessizce akıtılan gözyaşıydı.  27 yaşında yitirilen oğul, annenin kapanmayan yürek yarasıydı. Çocuklarının desteğiyle yaşama tutunan Saray anne, sevincimize sevinç katan,  mutluluk kaynağımız. Ne zaman yorgun düşsem, şu kahrolası dünyanın çirkinliklerinden bunalsam soluğu onun yanında alırım.

1959’da,  at sırtında Mezra köyüne gelmişti. O zaman 17 yaşındaydı.   Aradan tam 65 yıl geçmiş, güzelliklerle dolu  koca bir ömür yani.

O, kötülüklere yüreğinin direnciyle karşı koyan bir güzellik anıtı…

Ablası Fatma (Teberik) Fırat,  ağabeyi Ali Binat,  kardeşleri Nuri  ve  Güzel  Kul, sonsuzluğa göçmüş. Kardeşlerinden   Celal, Mahmut ve  Saadet yaşıyor. Çocuk yaşta babasız kalmanın acısı, 27 yaşında toprağa emanet ettiği oğlu Mustafa’nın acısıyla büyüdü.

Saray Fırat, şimdi  82  yaşında.

Bir zamanlar âdeta koşarak yürüdüğü yollarda şimdi bastondan kuvvet alarak yol alıyor.  Yüzlerce yıldır yürünen yol sessiz sedasız hendeğe dönüştürülmüş durumda.  Yaşlı anne, araç girişine kapatılan yolun kıyısından insanlığın vicdanına sesleniyor:

Sesimi duyan  yok mu?

Kaynak:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir