Bir Zümrüt On Üç Kadın, Songül Budak Aslan’ın ilk romanı (Pêrî Yayınları, Temmuz 2023). Roman, Erzurum’un kiraz ve dut ağaçlarıyla bezenmiş köyü Otga’da, iki âşığın, Zernişan ve Nesimi’nin öyküsüyle başlıyor.
Kiraz ve dut ağaçlarının gölgesinde oyun oynayan çocukların sevinci, ‘sınır’ anlaşmazlığının öfkesiyle yarım kalır. Sınırlı alanlara hapsolan, feodal değer yargılarının basıncından kurtulamayan köylülük, sıradan bir anlaşmazlığı düşmanlığa çevirerek, iki çocuğun arasına, feodalizm patentli mayınlar döşer.
Kiraz ve dut ağaçlarına özgürce tırmanan çocuklar için cehennem günleri başlar.
Nesimi’yle Zernişan’ın aşkına, ailelerin öfke ve düşmanlık duygusu hükmetmeye başlar.
Erzincan Tugay Komutanı’nın, Nesimi-Zernişan aşkı için yürüttüğü çabanın sonuçsuz kalması, feodalizmin, dönemin güçlü otoritesi karşısındaki konumunu özetliyor.
Yazar, feodal gericiliğin, sevgiye ve özgürlüğe düşman karakterini, cinayet ve kirli işler bağlamında somutluyor. Üç beş metrelik toprak sorunundan kaynaklanan cinayet, dikkatleri, ülkede çoğumuzu derinden sarsan çürüme olgusuna çekiyor.
Öksüz bırakılan çocukların, kirli işlerden büyük vurgunlar vuran karanlık ellere teslim edilme süreci ve sonrası, Bahar’ın öyküsüyle, vicdanları yaralıyor.
Bir Zümrüt On Üç Kadın, sıradanlaşan kötülüğe, çocuk bedenlerini zorbalığa sermaye eden çürümüşlüğe neşter vuruyor.
Songül Budak Aslan, Erzurum’un bir köyünde başlayan, hapishanede sona eren trajik bir öyküyü ustaca işliyor.
Bir Zümrüt On Üç Kadın, kiraz çiçeklerinden Erzurum’a yayılan güzel esintiyi kirleten çürümüşlüğe isyan ediyor.
İnsan yüreğinde ve vicdanlarda derin izler bırakarak…
Kaynak: