YA BUYERA HEWZA KESKE TU ESTA
HATUN ESEN
Günlerdir uykularımda geçmişe yolculuk yapıp o kamil insanlarımızın doğayla olan bağlarını ve yaşanmışlıklarını düşünüyorum. O zor yasam koşullarında, kar, boran, fırtınada, kuş uçmaz kervan geçmez dağ başlarında onlar, hep yanlarında o jaru dara sığınıp yaşarlardı.
İyi gününde kötü gününde onlara gider niyaz edip dizlerini üzerine çöküp ellerini açarak dua ederlerdi. Bir sıkıntısı veya derdi varsa onunla söyleşir, ona içlerini dökerlerdi.
Hasta olan kim varsa onun suyunu içerir ve o suyu hastanın yüzlerine sürer, adaklar dilerlerdi. Çoluk çocuğunu korusun diye gittikleri o jaru dardan evlerine teberik alıp evin en temiz ve yüksek bir yerine asarlardı . Çünkü zor koşullarda, bir hasta olunca ya da darda kalınca aldıkları teberiği suya koyar ve hastaya içirirlerdi. Geceleri korkan birisinin yattığı yerde, onun başucuna asarlardı. Onun ismini zikredince öyle bir içten yakarırlardı ki san ki yanı başında hemen bitecek derdi sorunu çözülecekti. Ya Buyera govale tu tengamada bireser, diye bir çağırışları vardı. O sesler benliğimin derinliğinde duruyor hala.
Şu sıralar Buyer gölüne yol götürme konusundan ötürü, herkes bir şeyler yazıyor. Yol gitsin, gidemeyen yaşlılarımız ya da hastalarımız gider diyenlerin duygusal davrandıklarını düşünüyorum. Hepimizin içinde ukte kalan yerler var. Mesela, benim Sultanbabaya çıkmayışım içimde bir ukte olarak kaldı. Öyle de kalmaya devam edecek, giden dostların çektikleri fotoğraflar bile bizi mutlu ediyordu.
Yaşlılarımız gidebilsin diyoruz iyi, güzel de benim hatırladığım kadarıyla yaslılarımız yürüyerek ve yaklaştığında yalın ayak o yolları öpe öpe, diz çöke çöke vede ağlayarak gidiyorlardı. Şimdi yapılan yolla onlar ziyaret olarak giderken başka bir grup piknik yapmaya, kimi gruplar yüzmeye ve kamp kurmak için gidecek bizim yaşlılar bu durumu görünce yüz bin kere yıkılmayacak mı?
Ben size soruyorum el açıp ya Buyara qovalaye tu esta diye dua edebilecekler mi? Her yol gitmesini medeniyet ve turizm olarak görenler oralar da tükenince o medeniyeti nerde arayacaklar?
Bir şeyi değerlendirirken geniş bakmak lazım. Bu doğa sadece bizim değil üzerindeki bütün canlıların yaşamlarını düşünerek yol alalım. İnsan baskısından kaynaklı hayvanların yasam alanlarını daraltırken bitki çeşitliliği de yok olacaktır, o yolla birlikte birçok bitki zarar görecek. İyi düşünmek ve iyi hesap yapmak gerekiyor, bizim yürüyerek gittiğimiz o jaru darunun her karış toprağında ayak izlerimiz var geçmişimiz var. O dağ başlarında yayla kurup gündüzleri ve gece demeden yalnız durmuş yigit kadınların masalları var. Oraya her gün inip çıkmış deste deste gülleri, umut ve düşleri var. Onlar yollardan gelip giderken bitkiye dokundu, ay ile konuştu, buz gibi çeşmelerden su içtiler her yer benliklerinde izler bıraktığı için geceleri de ışıksız ve kolaylıkla gezebiliyorlardı.
Geçmişten beri, özellikle yaylada anlaşolıp bir kaç oba aynı gün ziyaretlere giderdik. (Gola Buyere, cime buyera, aldimesa, cime aldimisay) ziyaretlerinde ilk lokma gidemeyen yaşlıya, hastaya ayrılırdı, biz ne çabuk unuttuk bu güzel paylaşımları.
Sistematik olarak bizim inancımız olan doğadaki ziyaretlerden koparılıyoruz farkında mısınız? Bazı ziyaretlerimiz sular altında bırakılırken bazı ziyaretlerimizi de restore edip dogallığını bozdular. Şimdi de her dağın başına ve ulaşılmayan noktalara yol götürerek bizim doğayla aramızdaki bağları koparıyorlar
Bunlar bilinçli olarak yapılıyor.
Önce yol götür alt zemini hazırlığını yapıp insanın en duygusal noktasına dokun sonra ranta kurban yapılacak. Bu yolun getireceği kirliliği ve yıkımı, talanı çok iyi düşünelim.
Buyera qovalaye mara vayır veciyo