MEHMET ÖZDEMİR
Erzincan Kılıçkaya köyünde boy veren ıhlamur ağaçları, sevinç ve gözyaşlarını kim bilir kaç yıl daha saklayacak? Ihlamurun yaşam süresi, bin yılı bulabiliyor. Kılıçkaya’nın sevinç ve hüznünü bugünlere taşıyan iki ıhlamur ağacından biri 75, diğeri ise yaklaşık 45 yaşında.
Peki bu ağaçları Kılıçkaya’da toprakla kim/kimler ve ne zaman buluşturdu?
ÇANTADA TAŞINAN FİDAN
Kılıçkaya köylüleri, 1930’lu yıllarda bölgede yaşanan yağma eylemlerinden olumsuz yönde etkilenir. Kılıçkaya, komşu kentten köye yönelen ‘kol faaliyetleri’nden zarar görür. Bazı köylüler, soyguncuların göz göre göre sürüp götürdüğü hayvanlarını gözü yaşlı seyretmek zorunda kalır. Sadece hayvanlar mı, tahıl ambarlarını boşaltanlara da ses çıkaramazlar.
Rıza Galoğlu, soygunlardan payına düşeni alan Kılıçkayalılardan. Galoğlu ailesi, tahıl ambarlarını boşaltan eşkıyaya yardım etmekle suçlanır ve zorunlu iskâna tabi tutulur! Kılıçkaya ailesi Çanakkale’ye, Galoğlu ailesi de Balıkesir’e sürgün edilir.
Rıza Galoğlu, 1947 yılında memlekete döner. Galoğlu, Balıkesir’den eli boş dönmez. Bir ıhlamur fidanını eşyalarının arasına özenle yerleştirir. Fidan, 1947 yılında Erzincan Kılıçkaya köyünde toprakla buluşur. Elverişsiz iklim, ıhlamuru kuruma noktasına getirir. Aile, Balıkesir hatırasını yaşatmak için çaba gösterir.
Fidanı, Erzincan’ın dondurucu soğuğundan korumak için bebek gibi sarıp sarmalarlar.
Ihlamur, bir süre sonra Erzincan’ın verimli toprağında sert iklimle barışır.
Boy verir, ıhlamur…
Aradan yıllar geçer.
Gülhanım Kılıçkaya (1932), amcası Rıza Galoğlu’ndan ıhlamur fidanı ister.
O tarihte ıhlamur 25 yaşındadır.
Erzincan Kılıçkayalı Gülhanım Kılıçkaya, o günleri şu sözlerle anlatıyor:
“Yıllar sonra amcamın ıhlamuru büyüdü, gelişti, mahsul vermeye başladı. Kendisinden rica ettim, şayet kökünden yeni bir filiz çıkarsa bana vermesini istedim. Amcam, kızım bu ağaç buranın soğuğuna pek alışık değil, ben çok zorlandım ama sana ilkbahara bir filizini veririm, dedi. Sonra bana ıhlamurla birlikte zeytin ve incir fidanı getirdiklerini ama onları kışın donmaktan kurtaramadığını anlattı.”
Rıza Galoğlu, ilkbaharda yeğeni Gülhanım’a bir ıhlamur fidanı verir. Ihlamur fidanı aynı yıl bahçenin bir kenarına dikilir. Bütün çabalara rağmen 3 yıl üst üste ağacı donmaktan kurtaramazlar. Her yıl kökünden yeni filizler fışkıran ıhlamuru kışın bezlere, naylonlara sararak kurtarmayı başarırlar.
Ihlamurun öyküsünü gururla anlatıyor, Gülhanım Kılıçkaya, Şimdi zaman zaman gölgesinde dinlendiklerini, misafirleriyle çay-kahve içtiklerini dile getiriyor.
Ihlamur çiçeği, Temmuz’un ilk günlerinde toplanır. Vaktinde toplanmayan çiçek işe yaramıyor.
Kılıçkaya’nın anıt ismi Gülhanım Kılıçkaya, ıhlamur çiçeğini vaktinde toplayamadıkları için hayıflanıyor.
Erzincan Kılıçkaya köyünde mavi gökle buluşmaya kararlı iki ıhlamur ağacının gölgesinde büyüyor umutlar… 90 yaşındaki Gülhanım Kılıçkaya’yı dinlerken can sıkıcı atmosfer dağılıyor. Zor günlerde insanı ayakta tutan dirençle düşüyoruz yola…
(Pülümür Haber, 7 Ağustos 2022)