(Pülümür Haber)
Çatalyaka (Denzek), 1936 yılına kadar Erzincan’ın köylerinden biriydi. Erzincan’ın Plümer (Pülümür) ilçesine bağlı köyde, 1935 yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre toplam 255 kişi yaşıyordu. Pülümür’ün güneydoğusunda yer alan köy, Çovan (Çoban) ve Gole (Göle) mezralarından oluşuyordu. Musa Karagöz, 1930 ya da 1931 yılında Denzek’te doğmuştu. Denzekli Musa Karagöz, 7 Ocak’ta, 92 yaşında yaşama veda etti. Ali Karagöz, 9 Ocak’ta baba ocağı Denzek’te toprağa verilen amcası Musa Karagöz’ün yaşamını kaleme aldı. Ali Karagöz, amcasının şahsında, 1930 kuşağının yaşadığı yokluk ve zorluklara büyüteç tuttu.
AMCAM MUSA KARAGÖZ’ÜN VEFATI ÜZERİNE
ALİ KARAGÖZ
Musa Karagöz amcam, muhtemelen 1930-1931 yılında Pülümür Çatalyaka (Denzek) köyünde dünyaya gelmiş. O yıllar herkes için olduğu gibi ailemizin büyükleri için de zorluk içerisinde geçmiştir. Dedemiz Hüseyin Karagöz (1916-2003) ve ninemiz Fintoz Karagöz’ün (1911-1991) dört çocuğundan ilki olarak dünyaya gelen amcam, çocukluk ve gençlik yıllarını yokluk ve zorluklar içerisinde geçirmiştir.
Dedem, o yıllarda yaşanan yokluk ve sefalete ilişkin anılarını bizimle defalarca paylaşmıştır. Açlık, bunların içinde bizi en çok etkileyenidir. Dedemin amcamla ilgili anlattığı açlık öyküsü, hafızamızda derin bir iz bırakmıştır.
AÇLIK
Amcamın 8-9 yaşlarında olduğu yıllar. Tahminen 1938-1939 yılları. Dedemler tek katlı toprak damlı evde yaşamaktadır. Ailenin varlığı, birkaç keçiden ibarettir. Dedem, tek gözlü evde amcamla kalırken evde yiyecek hiçbir şey olmadığını fark eder. Yiyeceklerin tamamının tükendiğini anladığında telaşa kapılır. Çocuğunu, sabah yiyecek bir şeyler bulma vaadiyle uyutur. Ertesi gün yiyecek vaadiyle uykuya dalan çocuğa yedirecek yiyecek bulmak, sanıldığı kadar kolay değildir.
Ve günler bu şekilde geçer.
Çocuğunun açlığa dayanacak takatinin kalmadığını fark eden dedem, elinden bir şey gelmediği gibi, çocuğun açlıktan öleceğini düşünerek üzülür durur. Bir akşam yine yatağa girmek üzereyken amcam, “Baba, evimizin tavanına asılı olan bu şey nedir?” diye sorar. Dedem, başını yukarı kaldırarak evin tavanına bakar. Koca merteğe asılı duran, birkaç ay önce kaya düşmesi sonucu yaralanan hayvanın kesiminden sonra kurutulan eti görür. Yaralı hayvan kesilmiş, eti kurutulmuştur. Kuru et, hayvan derisinin içinde saklanarak merteğe asılmıştır. Dedem, büyük sevinçle tavanda asılı kuru eti hemen indirir. Yanan ateşin közünün üstüne atarak pişirir ve amcama yedirir.
Dedemin, amcamla ilgili yaşadıklarını anlatırken gözleri hep yaşla dolardı. “Hızır o günleri bir daha bize ve size yaşatmasın,” diye dua ederdi. Amcam, ailenin ilk erkek çocuğu olduğundan, küçük yaşlarda sorumluk almaya başlamıştır. Çocukluk yıllarında babasının yanında durarak ona işlerinde yardımcı olur.
BÖLÜK YAZICISI
Daha sonra askerlik çağına gelir. Askerliğinin acemilik dönemini nerede geçirdiğini bilemiyorum. Askerlik görevini yapmak üzere Kütahya’ya gider. Usta birliği için Kütahya’da görevlendirilir. Askerde bölüğün yazıcısı seçilir. İlkokul mezunu olmasına rağmen güzel ve okunaklı yazı yazar. Çok güzel yazma becerisi olduğunu keşfeden komutan, bu becerisinden dolayı kendisini bölük yazıcısı olarak görevlendirir.
ALMANYA MEKTUPLARI ESİN KAYNAĞIM OLDU
Amcamın güzel yazı yazma becerisi ile ilgili şunu da belirtmek isterim. Almanya’da çalıştığı yıllarda eve yazdığı mektupları dedeme ben okurdum. İlkokul yıllarımda mektuplarını dedeme okurken yazısının çok güzel ve okunaklı olması nedeniyle amcamın yazısına hayran kalmıştım. Güzel yazı yazma konusunda öğrencilik yıllarımda hep amcamı kendime örnek aldım.
Aynı güzellikte yazı yazmaya gayret ederdim.
İSTANBUL KÜÇÜKPAZAR’DA İŞÇİLİK YILLARI
Amcam askerlik görevinden sonra İstanbul’a çalışmaya gider. İstanbul Küçükpazar semtinde birkaç yıl çalışarak ailesine maddi katkıda bulunur. 1960’lı yılların sonunda ülkemizden Avrupa ülşkelerine işçi göçü başlar. Almanya’ya giden ilk veya ikinci kafile içerisinde yer alır.
ALMANYA YILLARI
Almanya’nın Essen kentinde karaelmasın çıkarıldığı maden ocaklarından birinde işe başlar. Karaelmas ocaklarında iki veya üç yıl çalıştıktan sonra Stuttgart kenti yakınlarında bulunan Nürtingen kasabasında bir inşaat firmasında çalışmaya başlar. Burada çalışırken tek erkek kardeşi olan Hüseyin’e davetiye çıkarır.
Kardeşini, Almanya’ya yanına işçi olarak götürür.
Daha sonra iki kardeş Asperg’de bir demirdöküm firması olan M Streicher’de çalışmaya başlar. Amcam ve babam, Almanya’da M Streicher Demirdöküm Fabrikasında çalışırken, beni de öğrenci olarak 1975 yılı sonunda Almanya’ya götürdüler.
BEKÂR BARAKALARINDA ZOR YILLAR
Almanya’ya gittiğimde Almanca dil kursuna başlamadan önce bir iki hafta amcamın ve babamın yanında kaldım. O tarihte bekâr barakalarında kalıyorlardı. Çalıştıkları M Streicher Demirdöküm Fabrikası, barındıkları barakalarla karşı karşıyaydı. Çalışanlarının aşağı yukarı hepsi Pülümür ve Kırmızıköprü köylerindendi.
YÜZLERİ KÖMÜR KARASIYLA KAPLI KÖYLÜLER
Almanya’ya gittiğim ilk günün sabahı fabrikadan kahvaltıya gelen bu insanlarımızdan hiçbirini tanıyamadım. Yüzleri kömür karasıyla kaplıydı. Amcamı, babamı ve diğer insanlarımızı, yüzlerini yıkadıktan sonra tanıyabildim. Babam ve amcam, bu fedakârlığı aileleri ve çocukları için yapıyordu. Sadece onlar mı, bu barakalarda yaşayan Kırmızıköprülü ve Pülümürlü diğer insanlar da aynı fedakârlığı yaptı.
Amcam Musa Karagöz, bu fabrikada kardeşi Hüseyin’le birlikte 1994 yılına kadar aralıksız çalıştı. Annelerimizi, yani eşlerini, çocuklarının okuması için köyde bıraktılar. Bir fedakârlık örneği gösterdiler. Her iki kardeş, ömrünü, bekâr işçi barakalarında çocuklarının geleceğine adadı.
Amcam 1994 yılında emekli oldu ve İstanbul’a yerleşti. Ömrünün kalan yıllarını da burada geçirerek dün aramızdan ayrıldı. Bir asırlık zorlu ve büyük mücadelelerle geçen ömür sürdü. Ailesine büyük emek veren bu insanın ve emeğinin önünde saygıyla eğiliyorum.
Uğurlar olsun…
Yolun açık ve aydınlık olsun, büyük çınar, Sevgili Amcam…
Hoşça kal…
8 Ocak 2022