MEHMET GALİK
Tütünün anavatanının Kuzey Amerika olduğu biliniyor. Yerli halk, tütünü barış çubuğu olarak adlandırılan bir tür pipo ile törenlerde kullanıyordu. Tütün, Kristof Kolomb (1451-1506) ve ekibi tarafından Avrupa’ya getiriliyor.
Avrupa’da geniş kitleler tarafından kullanılan tütün çok kârlı bir iş olmuş. 17. Yüzyılın başında Venedikli bir tüccar tarafından Anadolu’ya getirilmiş. Tütünün, Kocatepe (Asgireg) köyüne ne zaman ve nasıl getirildiği kesin olarak bilinmiyor. Kocatepe’de, Dersim’in bir nevi miladı olan 1938’den önce bazı ailelerin kendi ihtiyacı için tütün ektiği biliniyor. Köyde ticari amaçlı büyük çaplı ekim yapılmadığı ifade ediliyor.
KOCATEPE’DE TÜTÜN EKEN AİLELER
Kocatepe’de Mahmut Doğan (Mamude Seyidağay), Seyid Doğan, Hüseyin Dalkılıç, Seykemal Ağa ve Kemal Keskin, tütün ekimi yaptığı bilinen köylülerden. O tarihlerde tütün ekiminin Kocatepe’yle sınırlı olmadığı anlaşılıyor. Pülümür Karagöz köyünden Hıdır Ateş’in tütün ekimi yapması, bu düşünceyi doğruluyor.
KOCATEPE’DE TÜTÜN TİRYAKİLİĞİ
Tütünün insan sağlığına olumsuz etkisi başlangıçta bilinmiyordu. Kocatepeli köylülerin kendi bahçelerinde tütün ekimine başlamasıyla birlikte tütün kullanımı da yaygınlaşmaya başladı. Köyde tütün içiminin erkekler arasında daha yaygın olduğu görülüyor. 1937-1938 yıllarında yaşanan olaylardan dolayı dağlarda saklananların bile tütünlerini yanlarından eksik etmedikleri dile getirilir. Dersim olayları sırasında dağlarda saklanan bazı kişilerin tütüne ulaşma çabasının acı sonuçları hâlâ konuşuluyor.
Sürgün yıllarında, Kocatepelilerin alışkanlıkları da değişti. Köyde kendi ektikleri tütünü kullananlar gurbette TEKEL tütününü içmeye alıştılar. Kocatepeliler sürgün dönüşü tütün ekmedi. Köylüler, TEKEL tütünü ya da daha ucuz olan kaçak tütünle efkâr dağıttılar.
KAÇAK TÜTÜN KARVAN’DAN (HANKÖY) GETİRİLİRDİ
Kaçak tütün Kocatepe’ye, Nazımiye Kervan/Karvan (Hanköy) köyü üzerinden getiriliyordu. Tütün getirenlerden birinin halası, dedemin kardeşinin eşi Mercan Galik’ti (Nazımiye, 1890-1973). Kaçakçılar, artan tütünü nenemize bırakırlardı. Tütünü biten ondan satın alırdı. Nenemizin keçi derisinden yaptığı tulumu vardı. Tütünü, nem kapmasın diye, bu tulumda saklardı. İki kefeli bir terazisi vardı. Satacağı tütünü bu terazide tartardı.
Köyde çakmağın henüz kullanılmadığı yıllarda tütün köz parçalarıyla yakılırdı. Sigarası yanan biri varsa onun sigarasının ateşiyle yakılırdı. Başkasının sigarasından sigarasını yakan kişi, elini havaya kaldırarak teşekkür ederdi. Kurumuş söğüt mantarından kav yapan da vardı.
KOCATEPE’DE KAV NASIL YAPILIRDI
Kocatepe köylüsü kavı şöyle elde ederdi: Mantar ıslatılarak iyice dövülür. Koyunların göğsüne sürülerek tüylerdeki yağın mantara geçmesi sağlanır. Güneşte iyice kurutulur. Sigarayı yakmak için küçük bir kav parçası çakmaktaşının üzerine konur. Çelikten bir demir, genellikle bu küçük bir bıçak olurdu, çakmaktaşına hızla sürtülerek kıvılcım çıkartılır, kavın bu kıvılcımla tutuşması sağlanır.
KOCATEPE’DE SİGARA ‘KÜLTÜRÜ’
Kocatepe’de misafirlere yemekten sonra yapılan en değerli ikram, sigaraydı. Misafirin sigarasını rahat yakması için maşayla köz parçası sunmak, yemeğin ardından en değerli ikram sayılırdı. Kadınlar ve 18 yaşından küçük gençler sigara içmezdi. Evlenen erkekler sigara içmeye hak kazanırdı, ama babalarının yanında içmemeye özen gösterirlerdi. Yaşlı kadınların sigara içmesi hoş karşılanırdı. Örneğin tütün satan ninemizin tütün tabakası vardı. Usta bir içici olarak rahatlıkla sigara sarabiliyordu.
Pülümür ve köylerinde tütüncülük, ele alınması gereken ilgi çekici konulardan biri olmaya aday görünüyor.
(Pülümür Haber, 23 Mayıs 2021)