El ele tutuşup kaçtıklarında henüz yirmili yaşlardaydılar. Kezban, bohçasını sırtladığında 23 yaşındaydı. İki katlı toprak damlı evin ahşap kapısını sessizce kapayıp dışarı çıkmıştı. Anne ve babası, kapı gıcırtısını duymamıştı.
Birkaç adım ötede yolunu gözleyen 19 yaşındaki delikanlının adı, Musa’ydı.
Musa ve Kezban, bir gece vakti Mezra köyünden yola çıktığında zifiri karanlıktı. El yordamıyla yol alıyorlardı. Biraz yürüdükten sonra gözleri karanlığa alışmaya başlamıştı.
İstikamet, tahminen 7 km uzaklıktaki Beyce (Pıriye) köyüydü. Beyce’de, Kul ailesinin evine konuk olacaklardı. Güzel Kul ve eşi, iki genci sıcak karşılamıştı.
Kezban-Musa Fırat’ın 71 yıllık öyküsü, 1950 yılı Kasım ayında başlamıştı.
22 Nisan 2021’de, kapıyı çalıyoruz. Kapıyı, sağ elinde baston, Musa Fırat açıyor. 90 yaşında bir delikanlı. Güler yüzle karşılıyor bizi. Renkli bir kişiliğe sahip. Avusturya’da işçilik ve çevirmenlik yapmış. Onlarca düğüne zurnasıyla renk katmış. Onu bastonu değil, yaşamla kurduğu güçlü bağlar ayakta tutuyor. Doksan yıllık yaşamının yetmiş bir yılını can yoldaşı Kezban Hanım’la geçirmiş. Eşine kahve yapıyor, sigarasını yakıyor. Misafirler gelince eli boş çevirmiyor.
Zamana meydan okuyor!
Kezban Fırat, 93 yaşında. Hatırlama yeteneği mükemmel. Küçük yaştaki kız kardeşinin mangalda yanmasının acısını unutamamış. Ekmek bulamadığı 40’lı yıllarda meşe palamuduyla beslenmiş. Feodal zorbaların hışmına uğramış. Evlat acısı çekmiş. Okuma yazmayı Komili’de çalışırken öğrenmiş.
Kezban-Musa Fırat çifti, 71 yıl aynı yastığa baş koymuş. Yirmili yaşlarda el ele tutuşmuşlardı. Yaşlılık lekeleriyle bezenmiş olsa da yine de el eleler. Yüz yaşına merdiven dayamış iki yüreği zengin çifti anılarıyla baş başa bırakarak yola düşüyoruz.
Onları bir daha görme umuduyla ilkbahar sevincine ortak oluyoruz.
(Pülümür Haber, 23 Nisan 2021)