MEHMET ÖZDEMİR

Erzincan Kılıçkaya köyünde  boy veren   ıhlamur ağaçları,  sevinç ve gözyaşlarını  kim bilir kaç yıl daha saklayacak? Ihlamurun yaşam süresi,  bin yılı bulabiliyor. Kılıçkaya’nın sevinç  ve hüznünü bugünlere taşıyan  iki ıhlamur ağacından biri 75, diğeri ise yaklaşık 45 yaşında.

Peki bu ağaçları Kılıçkaya’da toprakla kim/kimler ve  ne zaman buluşturdu?

ÇANTADA TAŞINAN FİDAN

Kılıçkaya köylüleri,  1930’lu yıllarda bölgede yaşanan yağma eylemlerinden olumsuz yönde etkilenir. Kılıçkaya, komşu kentten köye  yönelen ‘kol faaliyetleri’nden zarar  görür.  Bazı köylüler,  soyguncuların  göz göre göre sürüp götürdüğü   hayvanlarını  gözü yaşlı seyretmek zorunda kalır. Sadece hayvanlar mı, tahıl ambarlarını boşaltanlara da ses çıkaramazlar.

Erzincan Kılıçkayalı Rıza Galoğlu’nun ağabeyi, Gülhanım Kılıçkaya’nın babası Mehmet Kılıçkaya (1896-1989)

Rıza Galoğlu,  soygunlardan payına düşeni alan Kılıçkayalılardan. Galoğlu ailesi, tahıl ambarlarını boşaltan eşkıyaya yardım etmekle suçlanır  ve  zorunlu iskâna tabi tutulur!  Kılıçkaya ailesi Çanakkale’ye, Galoğlu ailesi de Balıkesir’e sürgün edilir.  

Rıza Galoğlu, 1947 yılında memlekete döner.  Galoğlu, Balıkesir’den  eli boş dönmez.  Bir ıhlamur fidanını eşyalarının arasına özenle yerleştirir. Fidan, 1947 yılında Erzincan Kılıçkaya köyünde toprakla buluşur. Elverişsiz iklim, ıhlamuru kuruma noktasına getirir.  Aile, Balıkesir hatırasını yaşatmak için çaba  gösterir.

 Fidanı,  Erzincan’ın dondurucu  soğuğundan  korumak için bebek gibi sarıp sarmalarlar.   

Ihlamur, bir süre sonra Erzincan’ın verimli toprağında  sert iklimle barışır.

Boy verir,  ıhlamur…

Aradan yıllar geçer.

Gülhanım Kılıçkaya (1932), Erzincan Kılıçkaya köyünde kızı Gülten Kılıçkaya Özdemir’le

Gülhanım Kılıçkaya (1932), amcası Rıza Galoğlu’ndan ıhlamur fidanı ister.

O tarihte ıhlamur 25 yaşındadır.

 Erzincan Kılıçkayalı Gülhanım Kılıçkaya, o günleri şu sözlerle anlatıyor:

“Yıllar sonra amcamın ıhlamuru büyüdü, gelişti,  mahsul vermeye başladı. Kendisinden rica ettim, şayet kökünden yeni bir filiz çıkarsa bana vermesini istedim. Amcam,  kızım bu ağaç buranın soğuğuna pek alışık değil, ben çok zorlandım ama sana ilkbahara bir filizini veririm,  dedi. Sonra bana ıhlamurla birlikte zeytin ve incir fidanı getirdiklerini ama onları kışın donmaktan kurtaramadığını anlattı.”

(Arka sıra, sol başta) Gülhanım Kılıçkaya’nın eşi Musa Kılıçkaya (1924-1999), arkadaşlarıyla

Rıza Galoğlu,  ilkbaharda yeğeni Gülhanım’a bir ıhlamur fidanı verir. Ihlamur fidanı aynı yıl bahçenin bir kenarına dikilir. Bütün çabalara rağmen 3 yıl üst üste ağacı donmaktan kurtaramazlar.  Her yıl  kökünden yeni  filizler fışkıran ıhlamuru kışın bezlere, naylonlara sararak kurtarmayı başarırlar. 

Ihlamurun öyküsünü gururla anlatıyor, Gülhanım Kılıçkaya,   Şimdi zaman zaman gölgesinde dinlendiklerini, misafirleriyle  çay-kahve içtiklerini dile getiriyor.  

Rıza Galoğlu’nun, 1947 yılında Balıkesir’den çanta içinde getirdiği ıhlamur ağacı, Erzincan Kılıçkaya köyünde gökyüzünün maviliklerine öpücükler konduruyor

 Ihlamur  çiçeği,  Temmuz’un ilk günlerinde toplanır. Vaktinde toplanmayan çiçek işe yaramıyor. 

Kılıçkaya’nın anıt ismi Gülhanım Kılıçkaya,  ıhlamur çiçeğini vaktinde toplayamadıkları için hayıflanıyor.

Erzincan Kılıçkaya köyünde mavi gökle buluşmaya kararlı iki ıhlamur ağacının gölgesinde  büyüyor  umutlar…  90 yaşındaki Gülhanım Kılıçkaya’yı dinlerken  can sıkıcı atmosfer dağılıyor. Zor günlerde insanı ayakta tutan dirençle düşüyoruz yola…

Gülhanım Kılıçkaya (1932), kızı Gülten Kılıçkaya Özdemir’le ıhlamur ağacının gölgesinde
Ihlamur ağacı, zor günlerde ayakta kalma çabasının ürünü
Erzincan Kılıçkaya köyü
Erzincan Kılıçkaya köyü

(Pülümür Haber, 7 Ağustos 2022)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir